Anadolu'nun Türkleşmesi BUSİAD'da konuşuldu
Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği ile Bursa Felsefe Kulübü'nün birlikte düzenlediği Açık Kapı Toplantıları / Felsefe Söyleşilerinin 2022-2023 dönemi ilk toplantısı, Bursa Uludağ Üniversitesi Geçmiş Dönem Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fügen Berkay'ın, "Anadolu'nun Türkleşmesi ve Yunus Emre" başlıklı konuşmasıyla başladı.
Bursa Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işık Eren'in moderatörlüğündeki toplantı çevrim içi olarak gerçekleştirildi.
Anadolu'daki Türkleşmenin kaynağını Oğuzlar kavminin oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Fügen Berkay, "Oğuzlar önce Büyük Selçukluların, ardından da bugünkü Anadolu Türklüğünün kaynağı olmuştur. Bu bakımdan bizim tarihimizdeki yerleri ve önemi büyük olmuştur. Atalarımız Anadolu'ya önemli bir kültürel birikim getirdi. İbni Sina, Farabi Biruni gibi isimlerin Anadolu'ya gelen Türklerin entelektüel kesimlerin bagajlarında geldi" diye konuştu.
Oğuzların İslamiyetle ilişkili olanlarına Türkmen denildiğini de ifade eden Prof. Dr. Berkay, "Türkmen adını alan Oğuz boyları, Anadolu'da konar göçerliği temsil ediyor. Yerleşik olanlar ise köylü oluyor. Yer adlarını da genellikle Türkmenler veriyor" dedi. Berkay, Anadolu ismini de Romalıların verdiğini dile getirerek, "Doğudaki yer anlamında Anatolika deniliyor. O dönemde uygar dünya güney, barbar kuzey, batı çayır çimen yerler. Büyük iştahla bakılan yerler ise doğu yani Anadolu. Bunun da en bilinen ismi Büyük İskender" diye konuştu.
Prof. Dr. Berkay, sözlerine şöyle devam etti:
"İslamiyetin doğuşuyla birlikte denklemler değişiyor. Keşfedilmediği için, Amerika'yı göz ardı ederseniz ve bir dikdörtgen olarak düşünürseniz Dünya'yı, Anadolu Dünya'nın merkezi. Batı Anadolu üzerinden doğuya uzanmayı hedeflemiş iken, İran üzerinden Oğuzların Anadolu'ya girerek bölgeyi Türkleştirmesi hesapları bozmuştur.
Moğolların baskıları sonucunda Anadolu'ya geldik. Burada daha yerleşik hale geliyoruz. Bunu da sağlayan Türkmenler. Türkmenler konar göçer ama hayvancılıktan dolayı. Köy tabiki var. Köy kelimesi de Farsça ağıldan geliyor. Yeni vatanımızın ilk büyük yıkımı yine Moğol istilasıyla oluyor. Oradan da Yunus Emre çıkıyor. Yunus Emre iyi eğitim almış. Halk şairi değil de, halkın şairi denilecek birisi. Burhan Toprak Dante'yle Yunus Emre'yi karşılaştırır. Dante'nin İtalyanca için yaptığını Yunus Emre'ye yakıştırır. Büyük Fars etkisine rağmen Yunus'un şiirini bugün bile anlayabiliyoruz. Çağımızda ise benzeri Aşık Veysel'dir."
Yunus Emre'nin salt bir şair olmadığını aynı zamanda gününü aşan bir filozof niteliğine de sahip olduğunu kaydeden Berkay, Türkçe açısından önemine de vurgu yaptı. Felsefe Toplantısı katılımcıların sorularıyla sona erdi.