Arabuluculuk sistemi tüm detaylarıyla BUSİAD’da ele alındı
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkların tarafsız bir üçüncü kişi yardımıyla mahkemeye gitmeden ya da mahkemenin yönlendirmesiyle çözülmesi amacıyla hayata geçirilen ve 2013 yılından bu yana Türkiye’de de uygulanan arabuluculuk sistemi, BUSİAD Evi’nde düzenlenen konferansla detaylı bir şekilde ele alındı.
BUSİAD ve Bursa Arabulucular Derneği iş birliği ile organize edilen “Arabuluculuğun İş Dünyasına Faydaları, Arabuluculuk Uygulamaları ve Zorunlu Arabuluculuk” konferansına konuk konuşmacı olarak Arabuluculuk Daire Başkanı Hakan Öztatar ile Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi İcra İflas Hukuku Anabilim Dalı Uzmanı Alper Bulur katıldı. Konferansın açılışında konuşan Bursa Arabulucular Derneği Başkanı Gonca Gülçin Öner, 6325 sayılı yasanın Haziran 2012’de yürürlüğe girmesi ile 2013 yılından bu yana arabuluculuk faaliyetlerinin başladığını ve kısa sürede arabuluculuk uygulamalarında yüzde 98 gibi bir başarı elde edildiğini kaydetti. Katılımcılara, etkinliğe gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür eden Öner, BUSİAD Yönetim Kurulu’na da konuya gösterdikleri hassasiyetten dolayı ayrıca teşekkür etti.
“Davalar en son çaredir ve sizin her sorununuzu halletmez”
Öner’in ardından söz alan Arabuluculuk Daire Başkanı Hakan Öztatar, “Ticari Hayatta Arabuluculuk ve Arabuluculuğun İş Dünyasına Faydaları” isimli sunumunu gerçekleştirdi. Öztatar, arabuluculuk kavramının nasıl ortaya çıktığına değinerek; dünya üzerinde 160 ülkede arabuluculuk sisteminin uygulandığını, Türkiye’nin ise 161. ülke olarak sistemi 14 Kasım 2013 tarihinden bu yana uyguladığını söyledi. Uyuşmazlığa düşen tarafların söz konusu uyuşmazlığı çözmek adına daha önce sadece mahkemeye gitmek ve hâkim kararına başvurmak durumunda olduğunu belirten Öztatar, 14 Kasım 2013 tarihinden itibaren özellikle iş dünyası temsilcilerinin tek çere olarak mahkemeye gitmek zorunda olmadıklarını kaydetti. Öztatar, yaşanan uyuşmazlıkların bir arabulucudan yardım alarak çözülebileceğini vurgulayarak, “Bu hak, adalete erişim hakkıdır. Batılı ülkelerde arabuluculuğun geçmişi çok daha eskilere dayanıyor. Şu bilinmelidir ki dava en son çaredir. Davalar, sizin her sorununuzu halletmez. Sorunu çözmenin alternatif bir yolu var artık. Üstelik bu yol direkt batıdan alınmış da değildir. Bu coğrafya üzerinde geçmiş dönemlerde de ahilik kültürü içinde ya da köy kanunu içinde de arabuluculuk sistemi vardı. Arabuluculuğun diğer sistemlerden en büyük farkı, tarafların kendi sorunlarını kendilerinin çözmesidir. Üçüncü bir kişinin taraflar arasında yaşanan bir sorunu anlaması zordur. O nedenle arabuluculuğu, tarafların kendi kararlarını kendilerinin verdiği bir sistem olarak tanımlamak mümkündür” diye konuştu. Öztatar, şöyle devam etti: “Mahkemelerde husumet bitmez. Bu sistem, insanların yaşadıkları sorunları öncelikle kendi aralarında çözmeyi benimser. Eğer sorun çözülemezse o zaman mahkemeye gitme yolu her zaman açıktır. Söz konusu sistemde amaç, her iki tarafın da masaya oturması ve taraflar arasında iletişim olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, uzmanlık eğitimi almış, tarafsız ve bağımsız kişiler arabulucu olabilmektedir. Bununla birlikte Türkiye’de şimdilik meslekte en az 5 yıllık kıdeme sahip hukuk fakültesi mezunu olanlar arabuluculuk yapabilmektedir.”
“Bugüne kadar 2000’e yakın davayı arabuluculukla çözdük”
Bugüne kadar toplam 2000’e yakın davayı arabuluculuk sistemi ile çözdüklerine ve bu davalar arasında 1600'e yakın davanın işçi-işveren davası olduğuna değinen Öztatar, ilk etapta böylesi bir tabloyu kendilerinin de beklemediğini ifade etti. Öztatar, gelinen noktada çözülen davaların yüzde 70-75 oranında işçi-işveren davaları olduğuna dikkat çekerek, “Demek ki burada çok ciddi bir sıkıntı varmış. Çözülen davalara bakıldığında da yüzde 99’a yakın bir başarı oranı söz konusu. Peki, neden iş dünyası arabuluculuğa gidiyor? Bugün bir iş dünyası temsilcisi mahkemeye gittiği zaman söz konusu dava en az 2-3 yıl sürüyor. Biz yeri geldiğinde 1 günde, bazen de 2 saatte sorunu çözüyoruz. Bursa’da görev yapan 100’ü aşkın arabulucu var. Türkiye genelinde de şimdilik 71 ilde arabulucu görev yapıyor. Bursa’da bugüne kadar yaklaşık 450 uyuşmazlık çözüldü. Buradaki başarı oranı da yüzde 99 oranında. Yani insanlar çok rahat bir şekilde masanın etrafında toplanıp sorunlarını çözebiliyor. Biz geç kalmış gibi görünüyoruz ama zorunlu arabuluculuk ile sisteme hızlı bir şekilde geçiş yapacağız” diye konuştu. Öztatar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Arabuluculuk süre yönünden çok daha kısa zamanda sonuç verir. Ayrıca çok da ekonomiktir. Çünkü arada keşif, harç gibi ücretler yok. Sistem ayrıca gizliliğe son derece uygundur. Bir diğer özelliği de alınan kararların emsal teşkil etmemesidir. En önemli özelliklerden bir de alınan kararın, tarafların kararı olması ve kaybedenin olmaması. Yani sistemde eşitlik ve gizlilik vardır. Her açıdan kazan - kazan ilkesi söz konusudur. Sistem ayrıca taraflar arasındaki ilişkinin devamlılığını da sağlamaktadır.”
“Uyuşmazlığı çözmenin en iyi yolu karşılıklı müzakere”
Öztatar’ın ardından söz alan Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi İcra İflas Hukuku Anabilim Dalı Uzmanı Alper Bulur da “Arabuluculuk Uygulamaları ve Zorunlu Arabuluculuk” isimli bir sunum gerçekleştirdi. Sunumunda adalete erişim kavramına değinen Bulur, yaşanacak uyuşmazlığı çözmenin en iyi yolunun karşılıklı müzakere olduğunu kaydetti. Bulur, bir araya gelinse dahi psikolojik nedenlerle yaşanacak olası anlaşmazlıkların çözülmesi ve taraflar arasındaki iletişimin kolaylaştırılması adına tarafsız bir üçüncü kişinin yardımına ihtiyaç duyulabildiğini de sözlerine ekledi.
Sunumların ardından soru – cevap bölümüne geçildi ve konuşmacılara plaketleri takdim edildi.