BUSİAD’da coğrafi işaretler ve yerli gen kaynakları tartışıldı.

BUSİAD’da coğrafi işaretler ve yerli gen kaynakları tartışıldı.

BUSİAD’da coğrafi işaretler ve yerli gen kaynakları tartışıldı.

Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Gıda Uzmanlık Grubu ile Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi iş birliği ile organize edilen “Coğrafi İşaretler ve Yerli Gen Kaynaklarının Korunması” paneli BUSİAD Evi’nde gerçekleştirildi. Gıda Mühendisleri ve Ziraat Mühendisleri Odası üyeleri ile Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğrencilerinin katıldığı panelde Türkiye’nin sahip olduğu bitki ve hayvan gen kaynağının mevcut durumu ile söz konusu kaynakların korunarak geleceğe taşınması adına sürdürülen çalışmalara değinilerek, Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi işaretli ürünler hakkında bilgi verildi.    

Panelin açılışında konuşan BUSİAD Gıda Uzmanlık Grubu Koordinatörü ve Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü’nden Prof. Dr. İbrahim Ak, yerli gen kaynakları ve biyo-çeşitliliğin bir ülkenin en önemli doğal ve stratejik kaynaklarından biri olduğunu, çünkü tarımsal üretimin kaynağını bitkisel ve hayvansal gen kaynaklarının oluşturduğunu söyledi. Anadolu’nun gen kaynakları bakımından zengin bir coğrafya olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ak; Avrupa’da toplam 12 bin tür bitki çeşidinin içinde 2 bin 400 endemik bitki yer alırken, Türkiye’de 12 bin 54 tür bitki çeşidi içinde 3 bin 905 endemik bitki türünün yer aldığını belirtti. Prof. Dr. Ak, Dünyada değişen iklim ve çevre koşulları, sanayileşme, monokültür yoğun tarım yöntemleri, toprak, su ve havanın kirlenmesi gibi faktörlere bağlı olarak binlerce yıllık doğal seleksiyonla bugüne kadar ulaşmış birçok bitki ve hayvan türünün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yok olmaya başladığını vurgulayarak, “Tohumda dışa bağımlılık, gıdada dışa bağımlılık demektir. Yerli gen kaynakları bitkisel ve hayvansal üretimdeki ıslah çalışmalarında büyük önem taşımaktadır. Yerli gen kaynakları dondurulmuş embriyo ve gen bankaları aracılığı ile korunmaya çalışılsa da en sağlıklı koruma yöntemi, doğal yaşam ortamlarında yaşatarak korumadır. Tarımın ve yaşamın vazgeçilmez kaynağı olan bitkisel ve hayvansal gen kaynaklarının korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması, sadece devletin, birkaç çevreci kuruluşun veya duyarlı belediyelerin değil, aynı zamanda her yurttaşın en önemli sorumluluklarından birisidir” diye konuştu.

“2016 yılı itibariyle ülkemizde 188 adet tescilli coğrafi işaret var”

Prof. Dr. Ak’ın ardından söz alan Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Bilgili de, Türkiye’nin uzun geçmişe dayanan tarihinin kültürel çeşitliliği de beraberinde getirdiğini ifade ederek, buna bağlı olarak ülke genelinde çok çeşitli yöresel ürünler ortaya çıktığını belirtti. Önemli olanın, her bir coğrafi sınırın kendine özgü dinamiklerini hayata geçirerek buradaki yöresel ürünleri korumak ve bu ürünlerden elde edilecek katma değeri en yüksek seviyeye getirebilmek olduğuna işaret eden Prof. Dr. Bilgili, “Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yöresel ürün adlarının korunması için coğrafi işaretler kullanılmaktadır. Coğrafi işaretler fikri mülkiyet hakları konusuna girmektedir ve bazı zamanlar patent ve çeşit tescili gibi kavramlarla karıştırılmaktadır. 2016 yılı itibariyle ülkemizde 188 adet tescilli coğrafi işaret ve 243 adet de inceleme aşamasında başvuru bulunmaktadır. Coğrafi işaretler kırsal kalkınmanın önemli bir aracı olarak görülmektedir. Avrupa Birliği’nde yapılan çalışmalar, coğrafi işarete sahip olan ürünlerin coğrafi işareti olmayan ürünlere kıyasla genellikle 2 kat ve üzeri fiyatla satıldığını ortaya koymaktadır. Bu alanda fayda elde edilebilmesi için ilgili tüm kesimlerin iyi bir şekilde bilgilendirilmesi, etkili bir denetleme sisteminin kurulması ve doğru pazarlama stratejilerinin belirlenmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.

“Türkiye’de biyo-çeşitlilik yüksek, ancak tescilli ürün sayısı çok az”

Açılış konuşmalarının ardından oturum başkanlığını Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Soysal’ın yaptığı ve Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden Doç. Dr. Sertaç Dokuzlu, Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü’nden Doç. Dr. Yasemin Öner, Kebapçı İskender Turizm Gıda AŞ Yönetim Kurulu Başkanı İskender İskenderoğlu ve Destek Patent Marka Uzmanı Gülhan Avdaş’ın konuşmacı olduğu panele geçildi. Panelistlerden önce söz alan oturum başkanı Prof. Dr. İhsan Soysal, gerçekleştirdiği sunumda tek tip ürün tüketmenin dezavantajlarına değinerek, Türkiye’deki biyo-çeşitliliğin oldukça yüksek olduğunu ancak tescilli ürün sayısının çok az olduğunu belirtti. Coğrafi işaret sisteminin gelişmesi ile küçük ölçekli işletmelerin ürünlerinin de büyük ölçekli işletmelerin ürünleri gibi dünyanın her yerine satılabileceğine işaret eden Prof. Dr. Soysal, Türkiye’nin bu anlamda sahip olduğu değerleri koruma niyetinde olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Soysal’ın ardından panelist olarak ilk sözü alan Doç. Dr. Sertaç Dokuzlu, Karacabey Soğanı ve Gemlik Zeytini’nin coğrafi işaret olarak tescillenmesi adına yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Yasemin Öner de Türkiye’deki ekosistem çeşitliliği hakkında bilgi vererek, tüm üretim alanlarında sürdürülebilirliğin olması gerektiğini ifade etti ve hayata geçirdikleri tüm çalışmalarda bunun peşinde olduklarını söyledi. Hayvan genetik kaynaklarındaki azalmanın nedenlerine de değinen Doç. Dr. Öner, artan nüfus, hayvansal üretimin belli bir türün bir ırkına dayalı olarak sürdürülmesi, üretim sistemlerinin değişmesi, kontrolsüz melezlemeler ve çevirme melezlemesi için verilen teşviklerin başı çeken etmenler olduğuna değindi. Doç. Dr. Öner, dünya hayvan genetik kaynaklarının risk durumuna da değinerek, geleceğe dönük koruma yöntemleri hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Bir diğer konuşmacı İskender İskenderoğlu ise firmalarının kuruluş süreci ve markalaşma çalışmaları hakkında bilgi vererek, söz konusu marka değerinin korunması için belirli periyotlarla sahip oldukları belgenin yenilenmesi gerektiğinin altını çizdi. İskenderoğlu Ailesi adına tescilli markalara da değinen İskenderoğlu, “İskender bir yemek adı değil, bir hizmet markasıdır. Yemek adı olanlar Bursa kebabı ya da döner kebaptır. Ürünümüzün belli bir standardı ve formatı var. Ancak sektörde bu ismi kullanan başka üreticiler de var. Bu lezzeti satan tüm firmalar bir araya gelerek Bursa kebabının standartlarını belirlemeli ve bu firmalar belirleyici bir işaret almalı. Böylece bu tadın daha katma değerli hale gelmesini sağlamış oluruz” diye konuştu. Destek Patent Marka Uzmanı Gülhan Avdaş da “Şehriniz Değeriniz Olsun” isimli bir sunum yaparak coğrafi işaret nedir, coğrafi işaret koruması, denetim, farkındalık, ticari fayda ve AB tescili gibi konu başlıklarına değindi. Panele katılan yabancı konuklar Dünya Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) Coğrafi İşaretler Proje Çalışanı Maria Ricci ve Ecocert Coğrafi İşaretler Uzmanı Jean-Claude Pons da Türkiye’de coğrafi işaretlerin yaygınlaşması noktasındaki eksiklikler, söz konusu işaretlerin tescili, kontrolü ve ülke genelindeki coğrafi işaret sistemini güçlendirmeye yönelik projeler ile Dünya’dan iyi uygulamalar ve örnekler hakkında bilgi verdi. Sunumların sonunda konuşmacılara plaketleri takdim edildi.      

PROF.DR. İHSAN SOYSAL'IN SUNUMU İÇİN TIKLAYINIZ...

DOÇ.DR. SERTAÇ DOKUZLU'NUN SUNUMU İÇİN TIKLAYINIZ...

DOÇ.DR. YASEMİN ÖNER'İN SUNUMU İÇİN TIKLAYINIZ....

GÜLHAN AVDAŞ'IN SUNUMU İÇİN TIKLAYINIZ...