BUSİAD’da temiz endüstri konuşuldu.

BUSİAD’da temiz endüstri konuşuldu.

BUSİAD Çevre ve İş Sağlığı Güvenliği Uzmanlık Grubu tarafından Dünya Çevre Günü etkinliği kapsamında organize edilen “Endüstride Sürdürülebilir Temiz Üretim Uygulamaları” paneli BUSİAD Evi’nde gerçekleştirildi. Etkinliğin açılışında konuşan BUSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Çevre ve İş Sağlığı Güvenliği Uzmanlık Grubu Koordinatörü Şükrü Erdem, Avrupa Birliği ve gelişmiş ülkelerde mevcut olan sürdürülebilirlik kavramının Türkiye’de de sıkça gündeme geldiğini söyleyerek, sürdürülebilir kalkınmanın doğal çevrenin korunması kadar ekonomik ve sosyal kalkınmanın da birbirinden ayrılmaz parçalar olduğunu kabul etmek anlamına geldiğini ifade etti. Erdem, çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik sağlandığı takdirde sürdürülebilir gelişmeden söz edileceğini belirterek; sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, çevresel ve toplumsal boyutlarını birlikte ve uyumlu olarak geliştirebilmek için hem kamuya hem de, başta sanayi ve iş dünyası olmak üzere, bütün üretken sektörlere ve tüketicilere görevler ve ortak sorumluluklar düştüğünü kaydetti. Erdem, bütün sektörlerde sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmak için kullanılacak araçların bilim ve teknoloji olduğuna dikkat çekerek, özellikle çevre alanında ve diğer önemli alanlarda gerekli olan doğru, güvenilir ve AB standartlarına uygun verinin toplanması ve işlenmesi için gerekli olan tüm bilgilerin temininin son derece önemli olduğunun altını çizdi. Çevreye yönelik yasal çerçevenin Avrupa Birliği ve gelişmiş ülkeler ile uyumlu olması ve bunun gerektirdiği örgütlenmenin gerçekleştirilmesinin Türkiye için son derece önemli olduğuna da değinen Erdem, “Türkiye, gerek AB müktesebatına uyum çalışmaları çerçevesinde gerek ulusal politikaları sonucunda çevre koruma amaçlı yasaların ve düzenlemelerin geliştirilmesinde önemli yol kat etmektedir. Bu düzenlemelerin sanayinin gelişmesine engel oluşturmayan bir yaklaşımla uygulanması, gelişmekte olan küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşlarının bu düzenlemelere uyumu için gerekli zaman, eğitim ve eşgüdümün sağlanması; sürdürülebilir kalkınma için önemli bir fırsat oluşturmaktadır” diye konuştu. Erdem, şöyle devam etti: “Çevreyi ilgilendiren tüm faaliyetler doğru ve gerçekçi verilerle tanımlandığı ve yaptırımlara esas teşkil edecek şekilde denetlendiği sürece anlamlı olacaktır. Yenilenemeyen enerji kaynakları yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli kullanımı ve doğaya karşı sorumlu davranılması çevresel sürdürülebilirliğin gereksinmelerini oluşturmaktadır. Çevresel sürdürülebilirlik denildiğinde atıkları atarken ayrıştırmak veya sonunda nihai olarak bertaraf etmek değil, atığın kaynağında azaltılması düşünülmelidir. Ya da çevreyi temiz tutmak değil; esasen hiç kirletmeyerek temizlik faaliyetlerini de ortadan kaldırmaktır.”

“Temiz üretim konusu uzun yıllardır AB gündeminde”

Erdem’in konuşmasının ardından oturum başkanlığını Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feza Karaer’in yaptığı ve TOFAŞ AŞ Çevresel Sistemler Uzmanı Ebru Akbulut Savaş’ın, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Yetkilisi Serhan Akar’ın, Martur AŞ WCM Çevre Lideri Hülya Kumtaş’ın ve Coşkunöz Metal Form AŞ Çevre Faaliyetleri Yetkilisi Sezen Çetin’in konuşmacı olduğu panele geçildi. Temiz endüstri ve temiz üretim kavramlarının Türkiye’de tüm firmalara yaygınlaşarak devam etmesinin, hem bölgemiz hem ülke ekonomimiz açısından son derece önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Feza Karaer, AB ülkelerinin konunu farkında olduğunu ve temiz üretim çalışmalarını uzun yıllardır sürdürdüklerini belirtti. Söz konusu ülkelerin çevre aksiyon planlarında 2020 ve 2050’li yılları hedeflediklerini dile getirerek; bu hedefler doğrultusunda doğal kaynakların korunması, etkin kullanılması, çevreci sanayiciler ve özellikle düşük karbonlu sanayi konusunu ön plana çıkardıklarını kaydetti. Prof. Karaer, AB ülkelerinin çevre kirliği nedeniyle ortaya çıkabilecek ve kamu sağlığını ilgilendiren tehlike ve riskleri ortadan kaldırmak istediğine değinerek; “Ülkemizde ve bölgemizde de bu konuların kamu sektörü ve özel sektör tarafından birlikte ele alınarak çözümler üretilmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde doğal kaynaklarımızı ve insan sağlığını daha etkin ve verimli bir şekilde koruyabiliriz” diye konuştu.  

“Sürdürülebilirlik yaklaşımındaki en önemli konu yönetimin kararlığı”

Prof. Karaer’in ardından söz alan TOFAŞ AŞ Çevresel Sistemler Uzmanı Ebru Akbulut Savaş, “Sürdürülebilir Kaynak Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar” isimli bir sunum yaparak, TOFAŞ bünyesinde temiz üretim faaliyetleri adına hayata geçirilen çalışmaları aktardı. Sürdürülebilirlik yaklaşımındaki en önemli konunun yönetimin kararlığı olduğunun altını çizen Ebru Akbulut Savaş, bu alanda atılacak adımların şirket stratejisi ile ilişkili olduğunu söyledi. TOFAŞ olarak 2020 stratejileri kapsamında geleceğe hazır olmak, kurumsal sürdürülebilirlik yönetimi ve doğal zincirdeki çevre kültürü konularını gündemlerine aldıklarını ifade eden Savaş, 2014 yılında ilk sürdürülebilirlik raporunu yayınladıklarını ve karbon saydamlık projesi başlattıklarını kaydetti. Savaş, yönetimin taahhüdünün yanında söz konusu adımların tüm fabrika genelinde kabul görmesi için yapısal stratejilere ve standartlara ihtiyaç olduğuna değinerek, “TOFAŞ bünyesinde WCM 7 Adım Çevre Yönetimi Yaklaşımı’nı benimsedik. Özellikle proaktif yaklaşımlar üzerinde duruyoruz. Önemli olan olası bir sorunu ya da kirliliği hiç olmadan kaynağında, önleyici yaklaşımlarla çözebilmektir. Bu konuda yaptıklarımızı 5R ile tanımlıyoruz. İyi analiz iyi sonuca götürür. İyi analiz edilmez ve sorunlarla ilgili atak yapılmazsa sonuç alınamayabilir” şeklinde konuştu. Savaş şöyle devam etti: “Firma bünyesinde kullanılan solventin yüzde 40’ını temizlik amaçlı kullandığımızı fark ettik ve bu konuda yaptığımız iyileştirme çalışmaları ile solvent kullanımını yüzde 25 azalttık. Kullandığımız kimyasalları 7 sınıfta topladık ve sayıyı azaltabilirsek daha iyi yönetebileceğimizi anladık. Karbon ayak izi çalışmalarını başlattık ve belirsizlik faktörlerini saptayarak raporladık. Geçtiğimiz yıl 224 enerji projesini devreye aldık ve yüzde 63 oranında geri kazanım sağladık. Bununla birlikte genel giderlerde yüzde 6 oranında bir iyileştirme sağladık. Yine geçtiğimiz yıl atık ısı geri kazanım projesi başlattık. Tüm bu yapılanlar çevre kültürü oluşturmak adına yapıldı. Ayrıca tüm bu yapılanların kurum kültürü haline gelmesi adına çalışanların duyarlılığını arttırmak için de çeşitli çalışmalar yürüttük.”      

Savaş’ın ardından söz alan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Yetkilisi Serhan Akar da “Atık Yönetimi Yönetmeliği” isimli bir sunum yaparak, 2 Nisan 2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni yönetmeliğin amaç, kapsam ve genel ilkelerine değindi. Atık üreticisinin ve atık sahibinin yükümlülüklerini aktaran Akar; atık üreticisinin atık üretimini en aza indirecek şekilde gerekli tedbirleri almakla görevli olduğunu hatırlattı. Akar, atık üreticisinin atıklarını ayrı toplamak ve geçici depolamakla, ürettiği atıklara ve atıkların önlenmesi ile azaltılmasına yönelik atık yönetim planı hazırlayıp sunmakla ve ürettiği atıklar için bakanlıkça belirlenen esaslar doğrultusunda kayıt tutarak uygun ambalajlama ve etiketleme yapmakta yükümlü olduğunu kaydetti.

Panelin ikinci bölümünde söz alan Martur AŞ WCM Çevre Lideri Hülya Kumtaş ve Coşkunöz Metal Form AŞ Çevre Faaliyetleri Yetkilisi Sezen Çetin de temiz üretim adına firmalarında gerçekleştirilen faaliyetleri ve atılan adımları katılımcılarla paylaştı. Sunumların ardından soru cevap bölüme geçildi ve panelistlere plaketleri takdim edildi.

EBRU AKBULUT SAVAŞ'IN SUNUMU İÇİN TIKLAYINIZ...

SERHAN AKAR'IN SUNUMU İÇİN TIKLAYINIZ...

HÜLYA KUMTAŞ'IN SUNUMU İÇİN TIKLAYINIZ...

SEZEN ÇETİN'İN SUNUMU İÇİN TIKLAYINIZ...