BUSİAD’ın Şubat Ayı Enflasyon Değerlendirmesi
Şubat 2018’de tüketici fiyatlarının %0,73 düzeyinde arttığı ve yıllık enflasyon oranının %10,26 düzeyine gerilediği gözlenmiştir. TCMB, Ocak ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faiz oranını %8 düzeyinde sabit bırakmıştı. Ocak 2017’den itibaren uygulamaya konulan geç likidite penceresi (GLP) çerçevesinde, borç verme faiz oranı da değiştirilmeyerek %12,75 düzeyinde tutulmuştu.
Küresel büyümenin güçlü ve senkronize seyri sürerken, gelişmiş ülke merkez bankalarından alınan sinyaller para politikalarının beklenenden önce sıkılaştırılabileceğine işaret etmektedir. ABD tahvil faizlerinde gözlenen artış eğilimin enflasyon bekleyişlerindeki artışa bağlı olarak gerçekleştiği bilinmektedir. Bu haliyle, FED’in Mart 2018’den başlamak üzere yıl boyunca en az 3 kez faiz artıracağının uluslararası piyasalarda fiyatlanmaya başladığı anlaşılmaktadır. Euro alanında ise yılın sonuna doğru para politikasının normalleşmesi ile ilgili görünümün belirginleşebileceği üzerinde durulmaktadır. Küresel düzeyde faiz oranlarında artış eğiliminin ise Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin para politikaları üzerinde baskı oluşturması söz konusudur. Türkiye ekonomisinde iktisadi faaliyetin güçlü seyri ve enflasyonda gözlenen düşüş eğilimi karşısında TCMB’nin, mevcut para politikası duruşunu koruması beklenmektedir. TCMB, enflasyonda belirgin bir iyileşme kaydedilmedikçe para politikasının sıkı seyrini sürdürme kararlılığında olduğunu vurgulamıştır.
Dış ticaret açısından mevcut veriler, AB ülkelerinde gözlenen toparlanmanın ihracatı olumlu etkilemeye devam ettiğini ve turizm gelirlerindeki artışın cari açığı olumlu etkilediğini ortaya koymaktadır. Büyüme performansını seyri, petrol fiyatlarındaki artış eğilimi ve altın ithalatının dış ticaret açığının görünümü üzerinde belirleyici olacağını belirtmek gerekmektedir.
Türkiye ekonomisinin mevcut görünümü, geçtiğimiz yıl başlayan büyüme sürecinin gücünü koruduğunu ve reel sektöre yönelik uygulamaya konulan desteklerin (KGF ve istihdam destekleri, KDV reformu gibi) 2018 yılı için de büyüme sürecine katkı vereceğine işaret etmektedir. Ayrıca, küresel büyümenin olumlu seyri ve AB’de gözlenen iktisadi faaliyetin güçlü seyrinin büyümeye dış talep tarafından da destek geleceğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, enflasyondaki azalış eğilimine rağmen küresel düzeyde faiz oranlarındaki artış eğilimi ve cari işlemler açığındaki gelişmelerin risk unsuru oluşturduğunu belirtmek gerekmektedir.
Ergun Hadi TÜRKAY
BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı