BUSİAD Üniversite Öğrencilerine Nano Teknolojiyi Anlattı
BUSİAD’ın Uludağ Üniversitesi işbirliğiyle organize ettiği ve öğrencilerin mesleki ve kişisel gelişimine katkıda bulunmayı amaçlayan seminerler yeni dönemde de devam ediyor. Uludağ Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünde gerçekleştirilen ve Bosch Sanayi ve Ticaret AŞ Proses Geliştirme Mühendisi Muhammet Emin Erözek’in konuşmacı olduğu programa öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.
Sunumunun başında nano teknolojinin tanımını yapan Muhammet Emin Erözek, söz konusu teknolojinin çağımızın en popüler teknolojisi konumunda olduğunu ve birçok ülkede bu bilim dalı ile ilgili önemli Ar-Ge çalışmaları yürütüldüğünü belirtti. Nano ile tanımlanan ifadelerin, herhangi bir ölçünün milyarda birine işaret ettiğini dile getiren Erözek; örneğin nanometrenin metrenin milyarda biri anlamına geldiğini kaydetti. Bu kadar küçük boyutlardaki üretim teknolojisinin kuantum fiziği ile atom ve molekülleri düzenlemeye olanak sağladığının altını çizen Erözek, “Nano teknoloji aynı anda birden çok bilim dalını ilgilendiren hibrit bir teknolojidir. Bu teknoloji sayesinde malzemeleri nano boyutlara indirerek, onların makro boyutta görülmeyen özelliklerini görebiliyoruz. Yani malzemeler nano boyutta makro boyutta göstermedikleri fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikler gösterirler. Örneğin, iletken bir malzeme, nano boyutta yalıtkan olabilmekte” diye konuştu.
“Nano teknoloji, 2025-2080 yılları arasında hayatımızın bir parçası olacak”
2000’li yılların başından bu yana nano teknoloji çağının başladığına ve 2025 ile 2080 yılları arasında söz konusu teknolojinin hayatımızın bir parçası olacağına değinen Erözek, söz konusu terimi ilk olarak 1959 yılında Nobel Ödüllü fizikçi Dr. Richard P. Feynman’ın ortaya attığını kaydetti. Erözek, nano teknolojinin tanımını ise ilk olarak 1974 yılında Japon bilim adamı Norio Taniguchi’nin yaptığını belirterek, “Nano teknoloji ile ilgili olan bir diğer dal da ‘Biyomimetik’ olarak adlandırılıyor. Bu dal, doğada bulunan yapıları inceleyerek ve onlardan esinlenerek onlara benzer yapılar ortaya koymaya çalışır” diye konuştu. Öğrencilere nano teknolojinin uygulama alanlarıyla ilgili de bilgi veren Erözek, şöyle devam etti: “Bu teknoloji; enerji, sağlık, tekstil, otomotiv, kozmetik, malzeme, bilgisayar ve elektronik sanayisinde yoğun bir şekilde kullanılıyor. Sağlık alanında kanser tedavisi alanında kullanılacak nano-botlar söz konusu iken; enerjide yeni nesil bataryalar, güneş pilleri ve hidrojen yakıt hücreleri gündemde. Tekstil alanında UV ışınlarını emen, suyu iten, kendini temizleyen ve yanmayı geciktiren kumaşlar üretilebiliyor artık. Nano teknoloji sayesinde günümüzde bilgisayarlar daha küçük ve çok daha hızlı. Küçük belleklere daha fazla veri sığabiliyor. Havacılık sanayinde de karbon nano tüpler destek elemanı olarak kullanılıyor ve kompozit malzemelerin içine katılıyor. Otomotivde motor, boya, lastik, sensor, filtre, ayna gibi ürünlerin üretiminde bu teknolojiden faydalanılıyor. Söz konusu teknoloji, kozmetik ve spor ürünleri alanında da kendine yoğun uygulama alanı buluyor.”
“Ülkelerin gelişmişliği, nano teknoloji alanında yaptıklarıyla ölçülecek”
Nano teknolojinin olumlu olduğu kadar olumsuz yanlarının da bulunduğuna dikkat çeken Erözek, söz konusu nano partiküllerin gereken önlem alınmadığı takdirde insan sağlığını tehdit eder duruma gelebileceğine işaret etti. Bunun için son derece gelişmiş filtreler ve ileri teknoloji güvenlik aparatlarının kullanılması gerektiğini ifade eden Erözek, aksi takdirde gerek insan sağlığı gerekse çevre açısından ciddi risklerin gündeme gelebildiğini kaydetti. Erözek, söz konusu teknoloji ile biyolojik silah yapımının da yaygınlaşma riski taşıdığının altını çizerek, ülkeler açısından bunun da büyük tehlike arz ettiğine değindi. Erözek, söz konusu teknolojiyle ilgili olarak Türkiye’de yürütülen çalışmalarla ilgili de şunları söyledi: “Türkiye’de bu alanda pek çalışma gerçekleştirilmiyor maalesef. Mevcut çalışmalar da daha çok tekstil, polimer ve kaplama alanında yoğunlaşıyor. O nedenle bu alanda istihdam edilecek insana ihtiyaç var. Türkiye’de gelinen noktada 19 adet teknoloji araştırma merkezi var. Bu merkezlerde 1000-1200 kişi istihdam ediliyor. Ülke genelinde de bu konuda faaliyet gösteren 100’e yakın firma var. Bu alanda yürütülebilecek çok sayıda proje var. Üniversitelerden mezun olup bu alana yönelenler, söz konusu bu projelerin birer parçası olabilir. Önümüzdeki 10 yıl içinde nano teknoloji hızla gelişecek. Bu konuda şimdilik ABD, Rusya, Japonya, Çin, Almanya, Belçika, Fransa gibi ülkeler başı çekse de Türkiye gibi ülkelerde de çalışmalar devam ediyor. Yakın gelecekte ülkelerin gelişmişlik seviyesi, nano teknolojide kat ettikleri mesafe ile ölçülecek. Bu teknoloji, sınırları olmadığı için araştırmacılara büyük fırsatlar sunuyor. Nano teknoloji, yeni endüstri devrimini temsil ediyor ve içinde bulunduğumuz çağ, 2080’e kadar nano teknoloji çağı olarak anılacak.”