BUSİAD YDK, 2014 Yılının İlk Toplantısını Yaptı...

BUSİAD YDK, 2014 Yılının İlk Toplantısını Yaptı...

BUSİAD YDK, 2014 Yılının İlk Toplantısını Yaptı...

25 Ocak tarihinde yapılan 36. Olağan Genel Kurul’da BUSİAD Başkanlığı görevini Günal Baylan’a devreden Oya Yöney, üyelerin oylarıyla BUSİAD YDK Başkanlığı’na seçildi. Oya Yöney’in yardımcılığına Nuri Özdemirel, sekreterlik görevine ise İhsan Karademirler getirildi.

BAŞKA GÜNDEMLERLE VAKİT KAYBEDİYORUZ

YDK üyelerine yaptığı teşekkür konuşmasında; Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumu değerlendiren Oya Yöney, “BUSİAD'ın ilk kadın başkanı olduktan sonra şimdi de Yüksek Danışma Kurulu'nun  ilk kadın başkanı olmanın gururunu yaşıyorum. İş dünyasının temsilcileri olarak, değerli fikirlerin paylaşıldığı, sorun ve çözüm önerilerinin görüşüldüğü bu toplantıları önemsiyoruz. İstiyoruz ki; burada daha fazla üretim, daha fazla gelişim konuşup, dünyadaki rekabetçi şartlara göre stratejiler çalışalım. İş dünyası adına şunu söylemek isterim ki; seçimlere az bir süre kala dozu artan kısır tartışmalar, hukuk sistemimizdeki sarsıntılar, ne bizlere ne de ekonomimize bir şey kazandırmıyor. İş insanları olarak bu kavgaların yol açtığı değişikliklerden, olumsuzluklardan yorulduk. Biz bu konularla meşgul olurken, Türkiye ekonomisi zor bir süreçten geçiyor. Enflasyondaki yükseliş endişeleri artırıyor, dış ticaret açığımız ise büyümeye devam ediyor.  Rekabetçi gücümüzü artırmak yerine başka gündemlerle vakit kaybediyoruz” dedi.

GELİŞMELERİ İYİ OKUMALIYIZ

Birçok uluslararası kuruluşun, önümüzdeki 10 yıllık süreçte Türkiye’nin bütün Avrupa'da “en hızlı büyüyecek ekonomi” olacağını öngördüğünü vurgulayan Yöney, bu fırsatın çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

“Ancak bu; ekonomik büyümenin sağlıklı olması, öncelikle siyasi reformlar ve siyasi istikrara bağlı. Gelişmeleri iyi okumalıyız” diyen Yöney, bilinçli şekilde düşük tutulan faiz oranlarının Türkiye ekonomisinde önemli bir ısınmaya sebep olduğunu, TL’deki hatırı sayılır değer kaybına karşın cari işlemler açığının yüksek seviyelerde kalmayı sürdürmesinin de bu görüşü desteklediğini ifade etti.

ZORLUKLAR BERABERİNDE FIRSATLARI DA GETİRİYOR

BUSİAD YDK Başkanı Yöney şöyle devam etti: “2013 yılsonu itibariyle 65 milyar dolara ulaşan açık çok ciddi bir durum. Kırılgan 5'ler olarak anılan ülkeler sıralamasında birinciyiz. Bu bağlamda, Merkez Bankası'nın Ocak ayında aldığı radikal kararı, ‘faiz artırımı’ olarak nitelendirmek yerine, ‘bilinçli bir şekilde düşük düzeyde unutulan faizin düzeltilmesi’ şeklinde yorumlamak daha gerçekçi olacaktır. Faiz artırımı, kredi faizlerinin yükselmesine yol açarken, hem iç talebi hem de tüketimi kısacağından büyümeyi zorlayacak. Yanı sıra ithalat artacağından cari açık da yükselmeye devam edecek. Şüphesiz Türk piyasalarının karar sonrasında dengeye gelmesi olumlu bir etken…  Ancak, faizlerin uzunca bir süre daha olması gerekli seviyenin altında tutulmasının,  makro dengeler üzerinde neden olduğu tahribatın yansımalarını bir süre daha hissetmeye devam edeceğiz.”

Türkiye için çok önemli olan katma değerli üretimde yolun Ar-Ge’den geçtiğine işaret eden Yöney, bu tarz üretim modelinin ekonomide dışa bağımlılığı azalttığı için kısır döngünün de çıkış noktasını oluşturduğunu kaydetti.

Yöney, “Genel anlamda baktığımızda 2014; seçimler sebebiyle Türkiye'nin iç dinamikleri açısından belirsizliklere açık bir yıl. 2014’ün zor bir yıl olacağı ortada... İyimserlikten uzaklaşıldığında hem yerli hem de yabancı sermaye yatırım yapmak yerine frene basıyor. Yine iş dünyası temsilcileri olarak biliyoruz ki, zorluklar beraberinde fırsatları da getiriyor” diye konuştu.

BUSİAD YÜKSEK DANIŞMA KURULU BİLDİRİSİ

Uzun süredir devam eden siyasi sıkıntılar 17 Aralık’ta son raddeye varmış, bu durum özellikle para politikalarını ve ekonomiyi ciddi ölçüde negatif olarak etkilemiştir. Döviz ve enflasyon patlamış, Türkiye ekonomisinde ki belirsizlik had safhaya ulaşmıştır. Belirsizliğin yanında ,Türkiye üzerinde oynanmak istenen oyunlar , yolsuzluk dosyaları, erkler çatışması ve siyasetçilerin üslupları kaotik ortamı daha da arttırmakta,  insanlarımızı endişelendirmekte ve iş insanlarımızı da yormaktadır.

Türkiye ekonomisi son dönemde zor bir süreçten geçiyor :

Hatırlanacağı gibi ; Yeni yıla, enflasyon rakamlarındaki yanlış hesaplama ve olumsuz verilerle başladık. Aylık TÜFE 1,98 yerine 1,72, yıllık TÜFE rakamı ise 7,75 yerine 7,48 olarak açıklandı. Yüksek enflasyonu, yeni zamların habercisi olarak da değerlendirebiliriz. Dış ticaret açığımız 2013 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 18,7 artarak 99.8 milyar dolara yükseldi.

Cari açık ise 2011 mart ayından beri, 8 milyar 322 milyon dolar ile aralık ayında en yüksek seviyesine ulaştı. Yıllık cari açık  65 milyar doların üzerine çıktı. Açıklanan kasım/2013 ayı işsizlik rakamlarına göre genç işsiz oranı % 19,3 , gençler hariç işsiz sayımız ise 2 milyon 700 bin kişi oldu. Bursa' da da durum pek parlak değil; ocak ayı ihracat rakamları bir yıl önce, 2013 yılı ocak ayı rakamlarına  göre % 3,71 azaldı.

2014 yılı ekonomik anlamda Türkiye için sisli bir ortam oluşmuştur. Önümüzdeki üç  seçimin gündemimizde olduğu bu sorunlu dönemde  ekonomi ne yazık ki hiç gündemde değil... Yaşanan her türlü siyasi ve hukuki gerilimin direkt etkilediği ekonominin bu kadar geri plana atılması iş dünyasını rahatsız etmektedir.

Ekonomik göstergeler ve yaşananlar , yeni birtakım önlemler alınmasını ve iş dünyasının rekabetçiliğinin artırılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Güven ortamı yeniden sağlanmalı, kısa vadede yatırım iklimini düzeltecek tedbirlere, orta ve uzun vadede ise reformlara hız verilmelidir.

Demokrasilerin olmazsa olmaz kurallarından olan erkler ayrılığı göz önünde bulundurularak; adalet ve hukuk sistemimiz güçlendirilmeli ve hukuk devleti kavramı içselleştirilmelidir.Erkler birbirlerine saygılı ve yol gösterici olmalıdır.

Bir diğer çok önemli mesele ; kamuoyunda büyük tartışmalara neden olan internet kullanımıdır. Konuya  ciddi kısıtlamalar getiren yasal düzenlemenin tekrar incelenmesi gerektiğine inanıyoruz. Söz konusu yasal düzenlemenin, temel hak ve özgürlükleri ve her geçen gün büyüyen internet ekonomisini olumsuz etkileyecek hükümlerden arındırılması gerekmektedir. 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınlar Aracılığıyla İşlenen Suçlara İlişkin Kanun”  yürürlüğe girdiğinden bu yana, binlerce web sitesine erişim engellenmektedir. Bireylerin temel hak ve özgürlüklerini sınırlandıran sonuçlar doğuran kanun, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 'ifade özgürlüğü ihlali' kararına da konu olmuştur. Ülkemizde internet düzenlemesi denilince hemen yasaklama refleksinin devreye girmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bu bağlamda, söz konusu kanunun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu diğer uluslararası antlaşmaların tanımladığı, ifade özgürlüğü de dahil, temel insan hakları kriterlerini içerecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğine kuvvetle inanıyoruz.