BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu Toplantısı Basın Açıklaması

BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu Toplantısı Basın Açıklaması

BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu Toplantısı Sonuç Açıklaması

Bursa ve Türkiye ekonomisine büyük katma değer sağlayan üyeleri ile sivil ekonomik toplumun güç birliğinin ifadesi olan Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği  –  BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu adına, Kurul Başkanı Ali ihsan YEŞİLOVA’nın, 9 Kasım 2009 Pazartesi akşamı  BUSİAD Evinde yapılan “BUSİAD 2009 Yılı  Yüksek Danışma Kurulu Toplantısı” sonunda yaptığı açıklama aşağıdadır;

Aramızdan ayrılışının 71. Yılında Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, şükran duygularımızla anıyor, Bursa Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı, üyemiz sayın Hikmet Şahin’e yapılan menfur saldırıyı  kınıyoruz. Hikmet Şahin’e BUSİAD Ailesi olarak acil şifalar diliyoruz.

Yaz aylarından itibaren bazı göstergelerde izlenen iyileşmeler, bir çok ekonomist tarafından, krizde dibin göründüğü şeklinde yorumlanmıştır.  Ancak BUSİAD olarak bu küresel krizin sona erdiği şeklindeki  görüşe hepimiz yatkın olsak da “atlattık “ diyemiyoruz.

Bir taraftan Türkiye ekonomisinin mimari yapısını yeniden şekillendirirken diğer taraftan krizin sebep olduğu sorunları hafifletmek ve  sürdürülebilir büyüme ve kalkınma hamlemizi tekrar rayına oturtmak için önerilerimiz şunlardır:

1-) Kredi olanakları :
Krizin sonunda reel sektör borçlarını ödemekte zorlanmaya başlamıştır. Bu durum  kısa ve orta  vadede finansal sektörün dengelerini de  olumsuz yönde etkileyecektir. İç  piyasada ciddi bir nakit sıkıntısı vardır ve özellikle kobileri rahatlatacak olan kredi garanti  fonu henüz tam işlevine kavuşmamıştır.
Devletin bütçe açığının aşırı derecede artması ve  fonlanma ihtiyacı nedeniyle  bankaların reel sektöre kredi verme iştahı azalmaktadır.
Bu nedenle, kredi mekanizması mutlaka çalıştırılmaya devam ettirilmelidir. Tekrar  yatırımların hızlanması ve istihdamın en azından mevcut seviyesinin korunması  amacı ile bankaların reel sektöre  pozitif yaklaşımda bulunmaları sağlanmalıdır.
Ekzimbank kredileri arttırılmalı ve kredi faiz oranları düşürülmelidir.

2-) Elektrik ve doğalgaz zamları :
Enerji girdisinin maliyetlerde ne kadar önemli bir yere sahip olduğu açıkça bilinmektedir. Enerji fiyatlarında (kısa bir süre önce yapılan son zamlarla) zaten önemli sıkıntılar yaşanmakta , özellikle düşük kur sebebi ile nerede ise karsız ihracat yapan sektörlerde artan enerji maliyetleri rekabet gücünün hepten yok olmasına sebep olmaktadır.

3-) İşsizlik :
Türkiye’de var olan kronik işsizlik, küresel kriz nedeniyle, çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. Ufukta yeni yatırımlar görünmemektedir. Mevcut işletmeler ayakta kalma savaşı vermektedir. Bu nedenle, işsizlik Türkiye’nin en önemli sorunu olmaya devam edecektir.
Reel Sektör  üzerindeki yüklerin, başında “kıdem tazminatı” gelmektedir. Bu kriz  döneminde kıdem tazminatı, işçi azaltan ve kapanan şirketlerde, işveren ve çalışanlara  çok ciddi sıkıntılar yaşatmıştır ve yaşatmaktadır. Çalışma  Bakanlığı’nda hazır  bekleyen  “Kıdem Tazminatı Fonu Yasa Tasarısı” nın reel sektörün  sıkıntılarını  ortadan kaldıracak şekilde bir an evvel  yürürlüğe sokulması gerekmektedir.
Zorunlu istihdam  tekrar gözden geçirilerek azaltılmalıdır.
Özellikle yatırım, istihdam ve iç talep konusunda hükümetin çok yaratıcı ve  özel  stratejiler ortaya koyması gerekmektedir.

4-) Reel Sektörün Durumu :
Ülkemizin en büyük üç otomotiv ana sanayi kuruluşunun yer aldığı Bursa’da bu kuruluşlara malzeme sağlayan yan sanayinin  sorunları çözüm beklemektedir.  Kriz, Dünyada  olduğu gibi; Bursa’da da en  büyük etkiyi,  otomotiv sektörü üzerinde göstermiştir.  İstihdam kaybının en fazla olduğu otomotiv sektörü, Avrupa’daki  “hurda otomobil değişimi ve Türkiye’de ki KDV/ÖTV indirimlerinden”  olumlu yönde etkilenmiştir.  Ancak; ÖTV/KDV indirimi uygulamasının sona ermesi ile satışlarda dramatik bir düşüş meydana gelmiştir. Sektörde endişeli bir bekleyiş hüküm sürmektedir. Hurda indiriminin bütçe açığı nedeniyle hükümet  tarafından rafa kaldırıldığı görülmektedir.  Ama, hurda indiriminin özellikle, otomotivde durgunluğun had safhaya varacağını tahmin ettiğimiz Ocak - Şubat ve Mart aylarında uygulamaya sokulması zorunlu olacaktır.
Tekstil, Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sektörleri birlikte ele alındığında, hala Ülkemizin en çok istihdam sağlayan ve en fazla ihracat yapan sektörleridir. Düşük kur politikası en çok bu geleneksel sektörlerimizi etkilemiştir.  Bu sektörler özellikle Bursa‘mızda hammadde ve yardımcı madde imalatından konfeksiyon ve hazır giyim ihracatına kadar doğal bir kümeleme oluşturmuştur. Çıkarılan son teşvik yasasıyla bu sektörlerin doğuya kaydırılması istemi gerçekçilikten uzaktır. Bu sektörler halen, yetişmiş eleman ve gelişmiş teknolojileriyle istihdam yaratmakta ve ihracat yapmaktadır. Değişim ve dönüşüm içerisindeki bu sektörlere iade-i itibarı verilmeli ve desteklenmelidir.
İhracatçılara, yeni pazarlar için  önem arz eden “uzun yol navlun teşviki” verilmelidir.
Yıllardır kayıt dışı ile yaratılmış olan haksız rekabet ortamının sürdürülebilir olması mümkün değildir. Kayıt dışı ile gereken mücadele yapılmalıdır.
Bugün İşsizlik Sigorta Fonunda 41.5 milyar lirayı aşkın para bulunmaktadır.Bu Fondaki paralar % 2 işveren ,%1 Çalışan,   %1 de devlet tarafından ödenen primlerle onların meydana getirdiği nemalardan oluşmaktadır. Bu paraların çok azı işsiz kalanlara geri dönmektedir. Bu durum da  alınan primlerin çok yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Bu primler, yeni bir düzenlemeyle; işverenler için %1, işçiler için %0,5, devlet için de %0,5 olarak uygulanmalıdır. Bu durum özellikle işçilere ek gelir sağlayacak  ve işverenlerin üzerindeki  maliyet yükünü azaltarak, kayıt içindeki işverenin rekabet gücünü artıracaktır.

5-) İhracat ve Düşük Kur :
Yıllardır uygulanan düşük kur politikası  ihracatçının rekabet gücünü azaltmıştır. Yine bu  politika, sanayi ithalata bağımlı hale getirmiştir. Buda, hammadde ve yan sanayi  üreten pek çok firmanın kapanmasına yol açmıştır. Bu nedenle, düşük kur  politikasından vazgeçilmelidir. Özellikle Türk Lirası‘nın değerlenmesi ve döviz  kurunun düşmesinin en önemli nedenlerinden biri olan, kalıcı yatırıma yönlenmeyen  sıcak paranın  elini kolunu sallayarak ülkeye girişinin kontrol altına alınması  gerekmektedir.  Merkez Bankası’nın yapmış olduğu çalışmalar mutlaka hükümetin mali  politikaları ile desteklenmelidir.

6-) AB‘ ye üyelik :
Hükümetimizin komşularımızla yürütmekte olduğu ekonomik ve siyasal işbirliği çalışmalarını  takdirle karşılıyor ve  destekliyoruz. Türkiye’nin AB’ye giriş sürecindeki çalışmaları, AB’ye üye bazı ülkelerin olumsuz tutumlarının da etkisiyle, bir süredir eski istek ve süratiyle ilerlememektedir. Türk Halkının refah ve gelişimi  için  AB’ye üyeliğimizin bir an evvel gerçekleştirilmesinin  gereğine inanıyoruz. Bunun sağlanması için çalışmalara süratle devam edilmeli ve yapılması gerekli olan düzenlemeler tamamlanmalıdır.

7-) Demokratik Açılım :
Etnik kökeni ne olursa olsun Türk  Milleti  bir  bütündür, parçalanamaz. Tarihten gelen  güçle ve ortak değerleri ile kenetlenmiştir.  Demokratik açılım bütün Türk Milletini  kapsamalıdır. Sorunların çözümü; gerçek anlamda demokrasinin içselleştirilmesi, evrensel  ilke ve  kurallarının uygulanması  ve   insan haklarına saygı ile  mümkündür.  Bunun da  yolu Türk Halkının  eğitim düzeyinin yükseltilmesi,  ekonomik  kalkınmanın  gerçekleştirilmesi  ve gelir  paylaşımının  tabana yayılması ile  sağlanabilir.

Sonuç :
Krizin artçı  depremlerinin gelebileceği olgusu  reel sektörün tedirginliğinin  sürmesine sebep olmaktadır.  Memleketin en büyük problemleri  istihdam, retim  ve ihracat olduğu halde; bugün bunlar gündemin son sıralarındadır.
Kresel krizin etkisiyle rekabet gücünün azaldığı, ihracatın birçok ürün ve ülke  grubunda pazar kayıplarına uğradığı ve daraldığı, işsizliğin arttığı ülkemizde,  yatırım ikliminin oluşturulmasını, üretenin ve katma değer yaratanın desteklenmesini  bekliyoruz.

Saygılarımızla ,

Ali İhsan YEŞİLOVA
BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu Başkanı