"Erdemliler ve merhametliler toplumu insan olmayı hakediyor"

"Erdemliler ve merhametliler toplumu insan olmayı hakediyor"

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD), Bursa Uludağ Üniversitesi ve Bursa Felsefe Kulübü'nün paydaşlığyla düzenlenen Açık Kapı Toplantıları/Felsefe Söyleşileri 2024-2025 döneminin son toplantısında, Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Göçmen, "Adam Smith-İskoç Aydınlanması, Ahlaki Duygular" başlığında bir sunum yaptı.

Bursa Uludağ Üniversitesi İİBF Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Ceylan'ın yönetiminde gerçekleşen söyleşide, Prof. Dr. Göçmen, "İnsan toplumu ancak erdemlilerin ve merhametlilerin toplumu olunca insan toplumu olmayı hakediyor" dedi.

"Antik Yunan felsefe öncelikli olarak ahlak felsefesidir. Modernler için de İskoçların ahlak felsefesi yazdıkları o anlama gelmektedir. Yani İskoç aydınlanmacılığını bilmeden modernler ahlak üzerine konuşmamalı" diyen Prof. Dr. Doğan Göçmen, şöyle devam etti.
"İnsanlığın ahlaki bir varlık olarak kuruluşu ne anlama geliyor? İskoç filozoflar, bunu anlamak için önce emek kavramını anlamak gerekiyor diyor. Her insan aslında bir emekçidir. Hiç kimse başkasının sırtından geçinmemelidir. Yaklaşımı var. İş bölümü burada devreye giriyor. İş bölümünün kapsamı uygarlığın kapsamını belirler diyorlar. İnsan modern çağ ile birlikte iş bölümüne muhtaçtır. Rengi, dili, dini fark etmeden. İnsanlığın kaderi bu kadar iç içe geçmiştir. Bu nedenle bir filozofun bir ulusun kaderini düşünmesi değil tüm insanlığı düşünmesi gerekiyor. İskoç filozoflar kendilerini insanlık davasına adamış filozoflar."

Adam Smith'in insana bakışını da anlatan Prof. Dr. Göçmen, "Adam Smith, "Benim var olabilmem için diğerinin benden önce var olması gerekir. Bizi var eden diğeridir. Bizim kendi kendimizi var etmemiz mümkün değil. İnsan sadece doğal bir varlık değil, aynı zamanda toplumsal bir varlık. En önemli toplumsal gereksinimimiz bizim diğerlerinden farkımız" diyor. Ne olduğumu, ne olabileceğimi bilmem için önce diğerini bilmem gerekiyor. Ahlaklı düşünmenin ön koşulu da bu. Diğerini insan olarak tanımak ve amaçlamak. Diğerine karşı ahlaklı davranabildiğimiz için de kendimize karşı da ahlaklı davranmış oluyoruz" ifadelerini kullandı.

AHLAKİ CESARET...

Adam Smith'in ahlak kavramını sempati kavramı üzerine kurduğunu da kaydeden Prof. Dr. Göçmen şunları dile getirdi:

"İnsan toplumu ancak erdemlilerin ve merhametlilerin toplumu olunca insan toplumu olmayı hak ediyor. Bir insan durumun içine doğar diyor. Her bir insan bireyini büyük insanlık grubunun içinde değerlendiriyor. Türk, erkek gibi durumun dışında bir insan olarak değerlendiriyor. Kendimiz ahlaki değerler içselleştiriyoruz. Bu nedenle diğerinin içinde bulunduğu durumu bilmemiz gerekir diyor. Bir diğer kavramı ise tarafsız gözlemci kavramı. İki kişinin bulunduğu ortamda aslında bir üçüncü kişi olursa diyalog olur diyor. Buna da tarafsız gözlemci diyor. İçimizdeki tarafsız gözlemciyi özgürleştirebilirsek, diğerini insan olarak değerlendirebiliriz. Vicdan da denilebilir. Bunların sonunda ortaya erdemli insan ortaya çıkmalı. Nedir bu? Kendi durumunda en doğru şeyi yapabilen insandır. Adam Smith erdemli insan karakter gücüne sahip insandır diyor. Neyin erdemli olduğunu bilmek yetmiyor, o durumun gerektirdiği ahlaki cesareti gösterendir erdemli insan diyor Adam Smith."

Soruları da yanıtlayan Prof. Dr. Göçmen ve Prof. Dr. Ceylan'a Çağdaş Eğitim Kooperatifi'nin "Kır Çiçekleri Okusun Diye" sosyal sorumluluk projesine adına yapılan bağışın sertifikası hediye edildi.