Güneş enerjisi tüm boyutlarıyla BUSİAD’da ele alındı
BUSİAD Enerji Uzmanlık Grubu tarafından organize edilen “Yeşil Enerji I: Güneş Enerjisi/Teori, Uygulama, Mevzuat, Finansman” konulu panel BUSİAD Evi’nde gerçekleştirildi. Gerek sanayi tesislerinin gerekse konutların geleceğe dönük enerji stratejileri adına önemli bilgilerin paylaşıldığı panelin açılışında konuşan BUSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Şükrü Erdem, geçtiğimiz günlerde Ankara’da gerçekleştirilen hain saldırı sonucu hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına da baş sağlığı diledi. Yaralı vatandaşların da en kısa sürede eski sağlıklı günlerine kavuşmalarını temenni eden Erdem, iş dünyası olarak son dönemde art arda yaşanan saldırılardan dolayı üzüntülü ve kaygılı olduklarını belirtti.
Erdem, dünya üzerinde yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılması adına önemli çalışmalar yürütüldüğünü ifade ederek, pek çok ülkenin ve büyük sanayi kuruluşlarının yüksek bütçeler kullanarak bu alandaki araştırma ve geliştirme faaliyetlerini sürdürdüğünü dile getirdi. Enerjinin Türkiye ekonomisinin en önemli ve pahalı girdilerinden biri olduğunu kaydeden Erdem, “Ülke olarak enerji temininde dışa bağımlılık oranının yüksekliği ve birincil enerji kaynaklarının olumsuz çevresel etkileri, güneş enerjisi gibi yeşil enerjinin etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasını gerektirmektedir. Türkiye’nin güneş enerjisinden yıllık 400 milyar kilowatt saate yakın elektrik üretme potansiyeli olduğu tahmin ediliyor. Ancak söz konusu bu potansiyelin ne kadarını kullanabildiğimiz önemli bir tartışma konusu” şeklinde konuştu.
“Türkiye’de firmaların verimli sistemlere yönelik girişimde bulunmaması şaşırtıcı” Erdem’in ardından moderatörlüğünü Bursa OSB Enerji Yöneticisi Canpolat Çakal’ın yaptığı ve Ege Üniversitesi Termodinamik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Güngör, Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER) Yetkilisi Oğuz Toraman ve Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı (TURSEFF) Pazarlama Müdürü Mustafa Salman’ın konuşmacı olduğu panele geçildi. Panelde ilk sözü alan Ege Üniversitesi Termodinamik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Güngör, “Yeşil Enerji Olarak Evlerde Güneş Enerjisinin Isıtma ve Soğutma Uygulamalarında Kullanımı” isimli bir sunum yaptı. Güneş enerjisinin tam anlamıyla bir yeşil enerji olduğunu söyleyen ve güneşlenme değerleri açısından Türkiye’nin şanslı bir konumda olduğunu ifade eden Prof. Dr. Güngör, Avrupa’daki ülkelerin güneşlenme açısından daha dezavantajlı konumda olmasına rağmen güneş enerjisi sistemlerini kullanmada son derece etkin olduklarının altını çizdi. Prof. Dr. Güngör, Türkiye’de söz konusu sistemlerin bir süredir evlerde sıcak su elde edilmesi için kullanılmaya başlandığını kaydederek, istenilen teknik düzeyde olmasa da su ısıtma yönteminin önemli bir uygulama olduğuna ve evsel ihtiyaçların karşılandığına değindi. Güneş enerjisini kullanarak endüstrinin gereksinim duyduğu yüksek sıcaklıklı uygulamaların da gerçekleştirilebileceğinin bilgisini veren Prof. Dr. Güngör, “Güneş enerjisinin kullanımı noktasında çok çeşitli teknolojiler var. Son yıllarda hava ve suyun ısıtılması adına yüksek verimliliklere ulaşılmış durumda. Su sadece evlerde kullanım amacıyla ısıtılmıyor. Merkezi ısıtma sistemlerine bağlanarak hibrit sistemler de oluşturulabiliyor. Yüksek sıcaklıklara ulaştıktan sonra endüstrinin de her türlü ısı gereksinimini karşılamak olanaklı. Güneş ışınlarından faydalanarak buhar üretmek ve üretilen buharı bir türbinden geçirerek elektrik enerjisi elde etmek mümkün. Güneş enerjisinden faydalanarak elde edilen elektrik ile evlerde soğutma işlemi dahi yapılabiliyor. Soğutma işlemi için güneş pilleri devreye giriyor. Günümüzde güneş pillerinin kullanımı hızla yaygınlaşıyor. Yasal mevzuatların uygun hale gelmesi ile söz konusu sistemlerin daha da yaygınlaşması bekleniyor” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Güngör şöyle devam etti: “Gelinen noktada Türkiye’de bazı illerde kamu ve üniversite girişimleri ile proje destekleriyle örnek başarılı uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Bu uygulamaların artırılması ve halkın bilinçlendirilmesi gerekir. Günümüzde gelinen enerji darboğazı, global ısınma etkilerinin yoğun hissedilmesi, tüm ülkelerin yenilenebilir enerji uygulamalarına daha çok ağırlık vermesini zorunlu kılmaktadır. Ülkemizde henüz firmaların çok verimli ısıtma amaçlı havalı toplayıcıların geliştirilmesine yönelik girişimde bulunmaması şaşırtıcıdır. Ülkemizde ayrıca üretimleri gerçekleştirilmeyen birçok yeni teknoloji mevcut. Sanayicilerimizin doğru yönelişlerle bu gereksinimleri karşılamaları gerekir.”
“Türkiye’nin 2023 yılı hedefi 5 Gigawatt’lık kurulu kapasiteye ulaşmak”
Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER) Yetkilisi Oğuz Toraman da GÜNDER’in faaliyetleri hakkında bilgi vererek, topluluğun kuruluş amacını katılımcılarla paylaştı. Toraman, GÜNDER’in Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu’nun Türkiye Bölümü olarak, Bakanlar Kurulu kararı ile 1992 yılında kurulduğunu ifade ederek; kurucu üyeler arasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü’nün, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün, TÜBİTAK’ın, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının konuya ilgili personellerinin, ilgili akademisyenlerin ve güneş enerjisi ile ilişkili konularda üretim ve ticaret yapan sanayicilerin yer aldığını söyledi. Toraman, dünyada ve Türkiye’de güneş enerjisinin kullanım alanları ve kurulu santraller hakkında bilgi vererek, dünya üzerinde 2014 yılsonu itibarı ile kurulu 177 Gigawatt’lık (GW) fotovoltaik güneş enerjisi tesisi olduğunu dile getirdi. Çin’in 10,6 GW ile en büyük yatırımı yapan ülke konumunda olduğunu, onu 9,7 GW ile Japonya’nın ve 6,2 ile Amerika’nın takip ettiğini kaydeden Toraman, Almanya’nın da söz konusu sistemlerde hatırı sayılır bir yeri olduğunu ve ciddi bir kurulu kapasitesi ve hedefleri olduğunu dile getirdi. Toraman, Almanya’nın son nükleer tesisini de kapattığını ve güneşlenme süresi kısa olmasına rağmen başta güneş enerjisi sistemleri olmak üzere alternatif enerji sistemlerine yöneldiğine değinerek, 2015 yılı Ekim Ayı itibarı ile Türkiye’de toplam kurulu güneş enerjisi santralinin 220 Megawatt’ı (MW) bulduğunun altını çizdi. Toraman, “Almanya 38 Gigawatt’lık bir kuruluma sahip ama geçtiğimiz yıl 2 Gigawatt’lık bir kurulum daha yaptı. Gelişmiş ülkeler bu konuda önemli hamleler yapıyor ve yapılan bu hamleler konunun gelecekte ne denli önem arz edeceğinin önemli bir göstergesi” diye konuştu. Toraman şöyle devam etti: Güneş enerjisi sistemleri solar termal sistemler, fotovoltaik sistemler ve CSP sistemler olmak üzere üçe ayrılıyor. Türkiye’nin solar termal sistemleri pazarında 90’dan fazla üretici firma yer alıyor ve Türkiye dünyanın en büyük üçüncü üreticisi konumunda. Söz konusu üreticiler laminasyon yapan firmalardan oluşuyor. Toplam kurulu sistem 18 milyon metrekare. Bu rakamlara bakıldığında Türkiye kişi başı kullanımda dünya beşincisi. 2014 yılında 1,1 milyon metrekare üretim gerçekleştirildi. Maalesef Türkiye’de bilinen silisyum maddesini işleyerek hücre üretimi yapan firma yok. Avrupa ve dünya pazarında da silisyumu işleyen ülke sayısı az. Dünyada bu işin Ar-Ge’sine sahip ülke sayısı oldukça sınırlı. Türkiye’nin bu alanda 2023 yılı hedefi 5 Gigawatt’lık yani 5000 Megawatt’lık bir kurulu kapasiteye ulaşmaktır. Elektrik üretimi için lisanslı ya da lisanssız başvuru yapmak mümkün. Türkiye’de ağırlıklı lisanssız üretim için başvurular olsa da, lisanslı üretim için de talepler var. Lisanslı başvuru sürecinin yeniden yapılandırılması süreci hızlandıracaktır. TEDAŞ ve EPDK çok detaylı bir şekilde kurulu tesislerin incelemesini yapıyor. Rüzgar enerjisinden elektrik üretmek için belli bir alan gerekiyor ancak güneş enerjisi santralleri Türkiye’nin herhangi bir noktasına kurulabilir. Ancak arazi yatırımına başlayan bir işletmenin 1,5 yıldan önce ilgili prosedürleri aşması zor. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlığını bir an önce azaltmak adına söz konusu yatırımlar güzel sonuçlar verecektir. Şu an mevcut devreye giren tesislerde üretilen enerjiyi devlete satanlar fatura kesiyor ve alacakları tam zamanında hesaplarına yatıyor.”
“Bursa’da yatırım için arsa maliyetleri çok yüksek”
Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı (TURSEFF) Pazarlama Müdürü Mustafa Salman da TURSEFF’in enerji verimliliği ya da yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapmak isteyen KOBİ düzeyindeki endüstriyel firmalara ve ticari girişimcilere yönelik 2010 yılından bu yana Türkiye’de yürütülmekte olan bir kredi programı olduğunu belirtti. Söz konusu programın Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası tarafından geliştirildiğini ifade eden Salman, dünyada 27 ülkede enerji projelerinin desteklenmesi amacıyla söz konusu kredi modelinin müşterilere sunulduğunu kaydetti. Salman, belirli bir ölçüde enerji verimliliği sağlayan projeleri bulunan müşterilere 5 milyon Euro’ya kadar TURSEFF finansmanı sağlayabildiklerini dile getirerek, TURSEFF’in oldukça kapsamlı bir teknik destek paketi içerdiğini söyledi. Salman, “Yerel ve uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekip aracılığıyla, olası müşterilere sürdürülebilir enerji finansmanı projelerinin tanımlanması, geliştirilmesi ve TURSEFF kredilerine uygun şekilde başvurabilmelerini sağlamak için destek veriyoruz. Teknik destek paketi ücretsiz olarak verilmekte ve finansmanı Avrupa Birliği ile Temiz Teknoloji Fonu tarafından sağlanmakta” şeklinde konuştu. Salman şöyle devam etti: “Temel amacımız, KOBİ ölçeği özelinde, ekonomideki temel sektörlerde enerji verimliliğini arttırarak enerji güvenliğini sağlamak, fosil bazlı yakıtlara bağımlılığı azaltarak temiz enerjiye geçişi desteklemek, enerji gereksiniminin sürdürülebilir çevresel etkiyi de göz önüne alarak karşılanması konusuna odaklanarak sera gazı salınımını azaltılmak ve enerji verimliliği yatırımlarının geliştirilmesi ile finansmanında özel sektörün katılımını arttırmak yoluyla kayda değer bir etki sağlamaktır. Son yıllarda güneş enerji sistemlerinde ciddi bir patlama var. Ancak yatırıma niyetli olan önce uygun arsayı bulmalı. Söz konusu yatırımlar geniş alanlara yayıldığından ve Bursa’da da arsa maliyetleri çok yüksek olduğundan bu sistemlerin başka illerde kurulması gündeme geliyor oluyor. Güneşlenme süresi olarak aslında Bursa’da yatırım yapılabilir ancak arsa kaynaklı olarak yatırım maliyetinin yüksek oluşu, söz konusu sistemlerin bu kentte yaygınlaşmasını önlüyor. Elektrik ticareti yaparak bu işten para kazanmak isteyenler var. Öte yandan ticari bir işletmesi olup elektrik faturası çok geldiği için üretim yaparak devletle mahsuplaşmak isteyen de çok. Eskiden enerji yatırımlarını büyük gruplar yapardı. Şimdi “1 Megawatt’çı” diye tabir edilen bir yatırımcı kitlesi oluştu.”
PROF.DR. ALİ GÜNGÖR'ÜN SUNUMU İÇİN TIKLAYINIZ...
OĞUZ TORAMAN'IN SUNUMU İÇİN TIKLAYINIZ...
MUSTAFA SALMAN'IN SUNUMU İÇİN TIKLAYINIZ...