Mühendis adayları girişimciliğin kodları hakkında bilgi aldı.
BUSİAD ile Uludağ Üniversitesi iş birliği ile organize edilen “Girişimcilik” konulu seminer, Prof. Dr. M. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. TİM-TEB Girişim Evi Yönetici Danışmanı Çağrı Çilingir’in konuşmacı olduğu programa; Makine, Otomotiv, Elektrik - Elektronik, Tekstil ve Çevre Mühendisliği Bölümü öğrencileri katıldı.
Öğrencilere “Girişimci Kişilik ve Girişimcilik Ekosistemi” isimli bir sunum yapan Çağrı Çilingir, günümüzde girişimcilik kelimesinin birçok platformda kendine yer bulduğunu, bu nedenle gerçek anlamını ve önemini yitirmeye başladığını belirtti. Herkesin girişimci olması yönünde bir algı olduğunu ifade eden Çilingir, “Oysa herkes girişimci olmamalı. Kişinin öncelikle kendini tanıması lazım. Bazı kişiler için bazı girişimcilik modelleri uygun olmayabilir. Girişimciliğin üç temel kavramı var. Bunlardan biri teknik taraf. İşin içinde bir teknisyen kişiliğinin olması gerek. Söz konusu teknik bilgiyi, piyasadaki bir boşlukla birleştirmek gerek. Diğer kavramlar ise girişimci kişilik ve yöneticilik becerisi olarak özetlenebilir” diye konuştu. Çilingir, şöyle devam etti: “Söz konusu girişimcilik olgusu, oturduğun yerden olmuyor. Bu işin personel yönetimi, finans yönetimi, stok yönetimi gibi boyutları var. O nedenle girişimciliğin bu üç fonksiyonu genel olarak iç içe giren kavramlardır. Bir kişinin tüm bu özelliklere sahip olması zor ancak girişimci kişiliğin bunların hepsini yönetmesi lazım. Ekibi farklı kişilerden oluşturmak bu açıdan son derece önemli” diye konuştu.
“Önemli olan iyi gün dostu olmak”
Günümüzde 1 gün içinde ortaklık yapısına sahip bir firma kurmanın mümkün olduğunun ancak söz konusu firmayı kapatmanın son derece zaman aldığının altını çizen Çilingir, “Ortağı seçerken farklı görüş açıları konusu son derece kritik. Aynı hedefe koştuğunuzu bilmeniz gerekir. İşi kurduktan bir iki yıl sonra en az 1 milyon TL’lik bir ciroyu hedeflemeniz gerek. O nedenle ortağı seçerken vizyon ortaklığı son derece önem taşıyor” diye konuştu. Öğrencilere yeni iş fikri trendlerinden ve yeni akımlardan da bahseden Çilingir, şöyle devam etti: “Türkiye’de 3,6 milyona yakın işletme var ve bunların yüzde 90’ından fazlası 1 - 9 çalışandan oluşuyor. Türkiye’de ortaklıklar genelde ortak vizyon hedefinin olmaması yüzünden bitiyor. Genelde işler kötüye giderken değil, iyiye giderken batıyor çünkü büyük ciroları yönetmek daha zor geliyor. Önemli olan aslında iyi gün dostu olmak. Gelir artınca onu yönetmek mesele haline geliyor. Dışarıdan bakış açısı son derece önemli çünkü bir süre sonra bir işletme körlüğü oluşuyor. O nedenle firmalarda farklı bakış açılarını desteklemek gerek. Eğer elinizde bir iş fikriniz varsa belli bir modele çevirmek, sonrasında onu bir müşteri grubunda denemek, geri bildirimlerle ürünü geliştirmek ve daha geniş kitlelere ulaştırmak gerek. Nesil aşan proje alt yapısını kuramıyoruz maalesef. Gelinen noktada yüksek hızlı girişimcilik çok daha fazla değer kazandı. O nedenle aldığınız akademik bilgiyi uygulayabileceğiniz alanları kollamanız gerek. Bir diğer önemli konu da risk olgusu. İşi hayata geçirmek için gerekli finansal, sosyal ve psikolojik riskleri alabilmeli ve bunları öngörebilmelisiniz. Çünkü bu süreçte birçok değişken devreye giriyor ve birçok alanda risk var. Piyasada farklı şeyler yapmak istiyorsanız bazı şartları zorlamanız ve riski göze almanız gerek. Tanımlanan çerçeveler sizi baskılayacaktır. Türkiye’de genç girişimcilere devlet kanalı ile ciddi destekler söz konusu. Bu konuda TÜBİTAK’ın ve KOSGEB’in destekleri öne çıkıyor. Önemli olan sizin yola çıkarken teknoloji, fayda ve ihracat gibi konuları hedeflemeniz. Bu alandaki girişimci adaylarımızı TİM-TEB Girişim Evleri’ne bekliyoruz. Burada hem destekler konusunda hem de iş modellerini kurma konusunda ücretsiz olarak bilgi alabilirler.”