Nasuh Mahruki, Perşembe Söyleşileri’nin ilk konuğu oldu.
Kurulduğu günden bu yana birbirinden değerli organizasyona ve marka etkinliğe imza atan BUSİAD, geliştirdiği yeni proje çerçevesinde “Perşembe Söyleşileri” isimli etkinlikler dizisinin startını verdi. Bir sosyal sorumluluk projesi olarak da kurgulanan ve ülkemizin alanında önde gelen kişilerinin konuşmacı olarak davet edildiği organizasyonun ilk konuğu ünlü dağcı, yazar ve fotoğrafçı Nasuh Mahruki oldu.
Etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Doktor İbrahim İ. Öztahtalı söyleşinin açılışında yaptığı konuşmada BUSİAD’ın bu yeni etkinliği ile dünya insanlık tarihinde izi olan kişilerin bilgi ve tecrübelerini dinleme şansı bulacaklarını belirtti. Her ayın programına uygun olacak şekilde bir Perşembe akşamı BUSİAD Evi’nde düzenlemeyi planladıkları söz konusu söyleşilerle bilimsel ve kültürel bir hizmet gerçekleştirmek, özellikle de üniversite öğrencilerinin vizyonlarının gelişmesine katkı koymak istediklerinin altını çizen Öztahtalı, “Perşembe Söyleşileri’nin de, BUSİAD’ın diğer etkinlikleri gibi uzun soluklu olmasını ve marka etkinlik halini alarak geleceğe uzanmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.
Öztahtalı’nın ardından kürsüye çıkan Nasuh Mahruki, katılımcılara “Kendi Everest’inize Tırmanın” isimli bir sunum gerçekleştirdi. Everest Dağı’na tırmanan ilk Türk dağcı olma unvanına da sahip olan Mahruki, üniversite yıllarından bu yana içinde olduğu yüksek irtifa dağcılık sporundan, gerçekleştirdiği tüm faaliyetlerden ve başta AKUT olmak üzere hayata geçirdiği projelerden edindiği tecrübeleri, hayat dersi şeklinde katılımcılarla paylaştı. Sunumunda birbirinden değerli mesajlar veren Mahruki, başarının temel kuralının doğru yaklaşım ve yöntemlerin kullanılması olduğunu ifade etti. Dayanıklılık, disiplin, cesaret, kararlılık, yüksek konsantrasyon ve motivasyonla, liderlik ve takım çalışması gerektiren dağcılık gibi riskli bir spor dalında başarıya ulaşmada gerekli olan özelliklerin tamamının; kariyerimizde, iş dünyasında, hatta günlük hayatımızda bile geçerli olduğunu belirten Mahruki, “Her şeyin başı insan. Her şey insanla başlıyor, insanla bitiyor ve insanla anlam kazanıyor. Dünyadaki en değerli şey insandır ve insan sonsuz olasılıklara sahip bir potansiyeldir. Önemli olan bu dinamik potansiyelin farkına vararak bunu performansa dönüştürebilmektir” diye konuştu. Mahruki, insanı sadece bugüne dek yaptıklarıyla değil, önüne uygun koşullar sunulduğunda yapma kapasitesiyle yani içindeki gizli potansiyele göre de değerlendirmek gerektiğinin altını çizerek şöyle devam etti: “Bunu ortaya çıkarmanın yolu hayatın içinde kendi yerimizi aramaktan geçiyor. Bunun için önce kendimiz olmalıyız. Çünkü her şeyi bunun üzerine inşa edeceğiz. Günümüzde sistem kendisi gibi olmayandan pek hoşlanmaz. Oysa bizim öncelikle kendimiz olmaya karar vermemiz gerek. Bunu başarabilirsek kendi ruhumuzun kaptanı oluruz. Artık geleceği tahmin etme dönemi sona erdi. Geleceği yaratma rekabetinin mücadelesi var. Kendimiz olmak için önce bunu istememiz gerek. Her şeyi hayal edebiliriz, ancak sadece istediklerimizi başarabiliriz.”
“En önemli dinamik değişimdir”
Bir şeyi çok istemeden başarı elde etmenin mümkün olamayacağını, ancak çok istemenin eylemsel karşılığını da ortaya koymamız gerektiğini dile getiren Mahruki, “Yaşam tercihlerden oluşur. Seçim, tercih, karar ve eylem bütünlüğü ve bunların hayata yansımalarına göre şekillenir. Bu açıdan baktığımızda bugünden itibaren hepimizin geleceğinde sonsuz derecede gelecek senaryosu var. Bu sonsuz gelecek senaryosunun bir kısmı diğerlerinden daha iyi olacaktır. Akıllı insanın görevi, içindeki en iyi beni aramak olmalı” diye konuştu. Mahruki, sözlerini şöyle sürdürdü: İçimizdeki potansiyeli ortaya çıkarmanın yolu, sürekli öğrenen insan olmaktan, kendine yatırım yapmaktan ve avantaj biriktirmekten geçiyor. Eğer erken yaşlardan itibaren avantajları biriktirerek ve sürekli öğrenerek ilerlersek, içimizdeki potansiyeli çok daha kolay ortaya çıkarabiliriz. Yapabileceğimizden daha azını yaparsak, hayatımızın sonuna kadar mutsuz olacağımız bir gerçek. Bunu aşmak için de ön yargılarımızdan ve tutuculuklarımızdan arınmalıyız. En önemli dinamik değişimdir. Değişim içinse insanın kendini tanıması gerekiyor. İnsanın kendini tanıması, hedefler ve motivasyonlar için temel oluşturur. Hedefi baştan doğru seçerek, zaman ve kaynakları ekonomik kullanmak başarının sırrı. Neye odaklanırsanız o sizin hayatınız olur. Önemli olan kendinizle yarışmak ve kendinize meydan okumaktır. Başkalarıyla yarıştığınızda sınırı koymuş oluyorsunuz. Kendinizi hedef seçerseniz ise sınırınız kalmıyor. Hayatımız boyunca hedeflerimiz olmalı. Her hedef, yeni hedefler için basamak oluyor ve farkındalığı arttırıyor. Yerinde kalan, geride kalır. Olabileceğimizin en iyisi olmak, yapabileceğimizin en iyini yapmak zorundayız. Bu süreçte önemli bir kaldıraç da risk almaktır. Belli ölçülerde ve kontrol edilebilir düzeyde riske girmeden başarı gelmez ve fark yaratamazsınız. Bu süreçte asla gereksiz risk almamamız lazım. Risk faktörü bizi hedeflerimize ulaştırmak için kullanılmalı. Ancak hata yapmaktan da korkmamalıyız. Hata yapmak gelişmenin ve ilerlemenin bir parçasıdır. Hayat, bahanelerle ilgilenmez, sonuçlarla ilgilenir. Yaşamın sırrı gayret etmektir ve hayatta kalan kendini değişimlere en hızlı uydurabilendir. Başarılı insanlar diğerlerinden daha çok ve verimli çalışan insanlardır. Şans ve fırsatlar da hayatın içinde vardır ancak işin sırrı görmeyi bilebilmektir. Ayrıca hepimizin sağduyulu olması ve kendi sağduyusuna yatırım yapması da gerekir.”