"Normal bir insan kötülük yapabilir"

"Normal bir insan kötülük yapabilir"

BUSİAD Açık Kapı Toplantıları / Felsefe Söyleşilerinin 2025-2026 dönemi 2. Konferansı, "Hannah Arendt ve Kötülük Sorunu" başlığıyla BUSİAD Evi'nde gerçekleştirildi.

Bursa Uludağ Üniversitesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Becermen'nin yönetiminde gerçekleştirilen konferansta, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Kılıç, Arendt tarafından yapılan, politik ve sıradan kötülük tanımlamasında, sıradan kötülüğün sıradan insanlar tarafından yapılabildiğini kaydetti.

Prof. Dr. Kılıç, Arendt'in kötülük tanımına geçmeden önce, kötülük konusunda farklı filozofların bakışlarına da değindi. Prof. Dr. Kılıç şunları söyledi:

"Sokrates, insanlar bile bile kötülük yapmaz" diyor. Ama bugün bile bile kötülük yapılıyor. Platon'nun diyaloglarında kötülük tanrının işi değildir. Kötülük insanlara aittir.

Aristoteles sorunu biraz daha farklı anlatıyor. Ana mesele erdemdir. Ortayı bulmak erdemdir. Bir şeyin aşırılığı diyelim ki; savrukluk, diğer ucu cimrilik. Bunun ortası cömertliktir. Erdem bu ortayı bulma işidir. Yani insani bir mesele olarak ortaya çıkıyor. Orta Çağ'da insani değil metafizik bir sorun olarak görülür kötülük. Arendt'in pek çok alanda etkilendiği filozof Kant ise, kötülüğün insani bir mesele olduğunu, metafizik bir alana gönderme yapmadan insanın çözmesi gerektiğini söyler. Kötülük, insanın ahlak yasasına bile bile sırtını çevirmesidir. İnsanı kendi aklıyla koyduğu ahlak yasasına aykırı davranıyorsa kötülük burada ortaya çıkıyor.

Kötülük yapan için "Bunlar insan olamaz diyoruz". Aslında bunu dediğiniz an bunu insani alandan çıkarıyoruz. Kötülük meselesini çözmek için başta bunun insana ait olduğunu söylememiz lazım. "Bunlar insan olamaz" lafı o nedenle yanlıştır."

ARENDT'İN KÖTÜLÜK KAVRAMI...

Arendt'in ise radikal-politik kötülük bir de sıradan kötülük kavramlarını kullandığını kaydeden Prof. Dr. Kılıç, Arendt'in "Eichmann Kudüs'te" kitabında sıradan kötülüğü anlatığını ifade etti. Prof. Dr. Kılıç, "Arendt, Nazi Adolf Eichmann' ın yargılamasıyla ilgili tespitinde, Eichmann'ın sadist olmadığını, itaat eden biri olduğunu söyler. Akıl sağlığı yerindedir. Beyni yıkanmış değildir ancak doğruyu yanlıştan ayıracak düşünme yeteneğine sahip değildir der Arendt" diye konuştu.

Prof. Dr. Kılıç şöyle devam etti:

"Nasıl olur da bu kadar kötülük yapan birisi sıradan ya da normal olur? Eichmann mükemmel derecede zekiydi ama düşünme konusunda aptaldı. Sapık bir sadist, bir canavar, şeytan, yaftası yapıştırarak rahatlamak istiyorlardı. Ama Eichmann'ın normal bir insandır. Dehşet veren de normal bir insan olmasıdır.

Eichmann'da şeytanı bir insan değil normal bir insandır. Kötü niyetli birisi değildir. Kötülüğün korkunçluğu, kötü niyetli olmamasından kaynaklanır. Ben yüce bir amaç için yapıyorum der. Bizim canice gördüğümüz şeylerin sıradan insanlar tarafından yapılabildiğini söylüyor Arendt.

Arendt'e göre sıradan kötülükten daha korkunç olan politik kötülüktür. Politik kötülük; antisemitizm, emperyalizm ve totalitarizmdir. Burada bireyler değil insanlık fikri hedeflenir. Antisemitizmde bize anlattığı bir topluluk insanlıktan dışlanmışsa bütün insanlık parçalanmış demektir. İnsan statüsüne, insan doğasına karşı işlenen bir suç vardır. İnsanlığı ortadan kaldıran bir şeydir.

Emperyalizm ise yayılma adına yayılmayı amaçlar. Ortak aklın yıkılmasına yol açar. Politik akıl yıkılınca parayı öncelikleyen bir anlayış ortaya çıkıyor. Emperyalizm egemen olduğu yerde kamuoyu yararı yerine özel çıkar öne çıkar ve ortak yaşam olamaz.

Totalitarizm ise Nazi Almanyası ve Stalin'dir. İnsan denilen varlığı insan olmaktan çıkarır. Totaliter rejimlerde söz yoktur. Herkes susturulmuştur. İnsanı insan olmaktan çıkaran bir durumdur. Totaliter rejimler politik kötülüğün en önemlisidir. Totaliter sistemde insan denilen varlık gereksiz kılınmıştır. İnsanlar eylemleri hakkında düşünmezse kötülük ortaya çıkabilir."

Soruları da yanıtlayan Prof. Dr. Kılıç ve Prof. Dr. Becermen'e Çağdaş Eğitim Kooperatifi'nin "Kır Çiçekleri Okusun Diye" sosyal sorumluluk projesine adına yapılan bağışın sertifikası, BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar tarafından verildi.