"Rousseau'ya göre uygarlık yozlaştıran bir şey"

"Rousseau'ya göre uygarlık yozlaştıran bir şey"

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) Açık Kapı Toplantıları / Felsefe Söyleşilerinin, bu ayki konuğu, "Rousseau'nun Uygarlık Eleştirisi" sunumuyla, Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Bravo oldu. Bravo, Jean-Jacques Rousseau'nun uygarlığı, doğal insanı yozlaştıran bir şey olarak tanımladığını söyledi.

Moderatörlüğünü Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Nur Erkızan'ın yaptığı çevrim içi toplantıda, konuşan Prof. Dr. Hamdi Bravo, "Jean-Jacques Rousseau, uygarlık derken, kendi çağında, ülkesinin içinde bulunduğu durumu anlatıyor. Uygarlık derken şehirli yaşamını kastediyor. Uygar insan derken şehirli insanı, doğal insan derken de şehirlilik bulaşmayan insanı kastediyor. O'na göre uygarlık, sanıldığının aksine insanı yücelten değil, yozlaştıran bir şey. Bunun göstergesi de onu iki yüzlülüğe yönlendirmesi dedi.

Rousseau'ya göre özgür iradenin insana bir şeyi yapıp yapmama imkanı verdiğini kaydeden Prof. Dr. Bravo. Böylece her bireyin iradesinin tercihlerinde ortaya çıktığını ve bunun da bireysel farklılıkları yarattığını söyledi. Bravo, şöyle devam etti:

"Bir kişinin özgür iradesine göre yaşaması, doğaya uygun, benliğine uygun yaşamasıdır. Erdem, kişinin kendi gibi yaşamasıdır. Uygar insan doğal olana müdahale etmekte bir çekince bulmaz. İnsanın doğal yanlarının denetlenmesi, gerekiyorsa engellenmesi hakimdir uygar dünyada. Uygar dünya, bu anlamda insanın bireyliğine doğallığına savaş açmıştır.

Kişinin kendini gizlemesi, toplumsal beklentiye uygun bir bir tutum içinde olması erdem anlayışın bir parçasıdır uygar dünyada. Bunun aracı olarak eğitim, bilim ve sanat öne çıkar.

Eğitim örgütlenirken, bu insanın hayatında ne kazandıracağı bilinmiyor. Bilim ve sanata yatkın olmayan insan bunu verdiğinizde, onun zihnini geliştiriyorsunuz ama benliğinden uzaklaştırıyorsunuz. Hiçbir erdeme sahip olmadan sanki bütün erdemlere sahipmiş hissi verirsiniz.

Hoşa gitmek önemlidir. İçlerinden gelmediği halde başkalarına göre davranırlar. Bu karakterlerdeki tek tip bireyi de getirir.

Herkesin iyi olarak göründüğü ama aslında kimin ne olduğunun bilinmediği bir dünyadır uygar dünya."

Prof. Dr. Bravo, Rousseau'ya göre, ortaya çıkan düzenin egemenler lehine düzenlenmiş bir düzen olduğunu da ifade ederek, "Örtük bir köle efendi ilişkisi vardır uygar dünyada. Sadece yönetici kendi iradesine göre hareket ediyor. Aslında toplumsal düzen sadece yönetici için üretilmiş. Uygar dünya aslında eşitsizliğin hüküm sürdüğü bir düzen. Rousseau'ya göre bu doğaya aykırı. Türün bütün bireyleri eşit olsun diye yaratılmıştır, O'na göre" diye konuştu.

Prof. Dr. Bravo, katılımcıların sorularını da yanıtladı.