"Tarım politikaları kamu yararı gözetilerek yeniden belirlenmeli"
Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) Gıda ve Tarım Uzmanlık Grubu, "Dünya Gıda Günü" nedeniyle bir basın bildirisi yayınladı.
Yayınlanan basın bildirisinde, gıdaya ulaşmanın çok zor olduğu bir yıl yaşandığı ifade edildi. Bildiride, pandemi döneminde yaşanan üretim düşüşüyle başlayan sürecin, küresel ısınma, su kaynaklarının kirlenmesi-hoyratça kullanılması- ile Ukrayna-Rusya Savaşı'nın etkisiyle giderek büyüdüğü ve bir "gıda kıtlığına" neden olduğu da kaydedildi.
Bildiride, tarıma dayalı devlet politikalarının kamu yararı gözetilerek yeniden belirlenmesi gerektiği, aksi halde kendi kendine yeten ülke olma özelliğinin tamamen ortadan kaybolacağı da belirtildi.
Bildiride şunlar ifade edildi:
"2021 yılında 828 milyon aç insan varken, bu sayı pandemi ile katlanarak artmıştır. Kıtlığın beraberinde getirdiği yetersiz beslenme sorununun, 2030 yılında yaklaşık 670 milyon insanı hala etkileyeceği öngörülmektedir. Bu anlamda gündemden düşmeyen tarıma dayalı devlet politikalarının daha hassas bir yaklaşımla yeniden gözden geçirilmesi, önemli sonuçlar doğuracak küçük adımlara öncelik verilmesi, bu konuda önde giden coğrafya modellerinin incelenmesi ve uygulanabilir modellerin ülke yapısına adapte edilme çalışmalarının başlatılması ve en önemlisi tüm bu uygulamaların kararlılıkla sürdürülmesi şart olmuştur.
Gıda kıtlığının, özellikle pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşı sonrası küresel ölçekte ortalama %56 düzeyinde gerçekleşen rekor gıda fiyat artışı ile çok yakın ilişkide olduğu aşikardır. 2022 yılında ortaya konan bu tablo, Ağustos 2023 itibariyle Türkiye'deki gıda enflasyonunun %72.9 seviyesine ulaşmasıyla daha korkunç bir hal almış ve erişilebilirliği daha da zorlaştırmıştır.
Özellikle Covid-19 pandemisi, dünyaya gıdanın stratejik önemini ispatlamıştır. Tedarik kanallarında yaşanan aksamalar, "Kendi Kendini Besleyen Ülke" olmanın hayati önemini gözler önüne sermiştir.
Dünya'da su ve hava siyasal sınırları aşan herkese ulaşan ve herkesin eşit hakkının olduğu kaynaklardır. Dolayısıyla tarımsal üretim ve çevre koruma adımlarında globalden bireysele doğru hızlı bir etkileşimde olarak; su kaynakları koruma altına alınmalı bunun için modern sulama yöntemleri kullanılmalı, sıcağa, kurağa, tuzluluğa dayanıklı, bölgeye adapte olmuş, verim ve kalite yönünden başarılı daha az suya ihtiyaç duyan çeşitler bitki ıslahçıları tarafından geliştirilerek bölgede planlı şekilde kullanılmalı, ıslah çalışmaları ve gelecek için ülkeler kendi genetik kaynaklarını koruma altına almalıdır. Bitkisel ve Hayvansal üretim modeli konvansiyonel tarımdan uzaklaşarak; İyi Tarım uygulamaları ve mümkün olan her yerde Organik Tarıma döndürülmelidir."
Basın bildirisinde, yaşanılan gıda krizine karşı belirtilen çözüm önerilerinin kamucu bir anlayışla sağlanabileceği, tarım alanlarının stratejik öneminin herkes tarafından kabullenilmesi gerektiği de kaydedildi.