Türe: Düşük karbon ekonomisine geçiş şart

Türe: Düşük karbon ekonomisine geçiş şart

Sera gazlarının atmosferdeki artışıyla birlikte, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yaşandığını kaydeden Prof. Dr. Cengiz Türe, çözümün düşük karbon ekonomisinde olduğunu, bunun yolunun da sürdürülebilir enerjiden geçtiğini söyledi.

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) Yeşil Bursa Çalışma Grubu ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği ortaklığıyla düzenlenen çevrim içi toplantıda, Eskişehir Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Türe, "Sanayide karbon ayak izi hesaplaması ve önemi" konusunda bir sunum gerçekleştirdi.

Prof. Dr. Cengiz Türe, kontrolsüz nüfus artışı, sanayileşme, artan enerji ihtiyacı, artan şehirleşme ihtiyacı, azalan yeşil alanlar, tarımsal faaliyetler ve sera gazlarının kontrolsüz salımı nedeniyle, küresel ısınma ve iklim değişikliğine neden olan sera gazı artışının yaşandığını söyledi.

Artık karbon yönetimi ve iklim değişikliğinin iş süreçlerinin içine girmek zorunda kaldığını ifade eden Prof. Dr. Türe, "Beşikten mezara kadar dediğimiz üretim sürecinde, atmosfere saldığımız sera gazlarını düşürmek zorundayız. Artık bunu ne kadar düşürebiliriz derdindeyiz" dedi. Prof. Dr. Türe şöyle devam etti:

"Bunu yapmak için de öncelikle üretimde hangi gazı ne kadar salıyorum ve küresel ısınmaya katkım nedir? Bunu belirlemek gerekiyor. Bunun için de karbon ayak izi dediğimiz hesaplamaları yapıyoruz.

İklim değişikliğinin ekonomi üzerindeki etkilerini araştıran Stern Raporu'na göre; küresel ısınmaya karşı faaliyete geçilmemesi halinde, iklim değişikliğinin dünya GSMH'nin her yıl yüzde 3'ünün kaybına neden olacağını söylüyor. Aynı raporda geniş etkilerle bu kaybın yüzde 20'yi bulabileceği de ifade ediliyor. Eğer dünya GSMH'sının yüzde 2'sini iklim değişikliği ile mücadeleye ayrılması durumunda kazanç yüzde 18 olacak."

İneklerin çıkardığı gazların küresel ısınmaya katkısının yüzde 18 olduğunu ve bunun azaltılması için mücadele edildiğini de söyleyen Prof. Dr. Türe, "İnekler üzerinde bile bu çalışmalar yapılırken, sanayide karbon ayak izini azaltacak adımlar elbette atılabilir" dedi.

ÇÖZÜM...

Çözümün sürdürülebilir enerjide olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Türe, şöyle devam etti:

"Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla, düşük karbon ekonomisine, döngüsel üretime geçilmesi şart.

Ülkemizde yapılan araştırmalarda, sanayide en az yüzde 20, binalarda yüzde 35 ve ulaşımda yüzde 15 tasarruf yapılabileceğini gösteriyor. Bu potansiyelin devreye sokulması karbon ayak izinin küçülmesini sağlar. Bu mekanizmalara ulaşmamız önemli. 1000 MWH'lik 11 termik santrale eşdeğer bu oran. Çevreyi korurken aslında ekonomik olarak da avantajlı hale geçiyoruz."

KARBON AYAK İZİ...

Aldığımız her ürün ya da gerçekleştirdiğimiz her faaliyette kullandığımız enerjinin üretilmesi ya da tüketilmesinde atmosfere saldığımız sera gazının çevreye verdiği zarara karbon ayak izi dendiğini de kaydeden Prof. Dr. Türe, "Tüketicilerin yüzde 67'sinin ürünlerin, karbon ayak izini ölçme ve düşürme taahhüdü ile yapıldığını gösteren bir etiketi destekliyor. Bu eğilim bizlere de eninde sonunda yansıyacak" diye konuştu.

"Karbon ayak izini niye hesaplamam gerek? Ölçemediğiniz bir şeyi yönetemezsiniz" diyen Prof. Dr. Türe, "Yasa nedeniyle, kurumunuzun çevreci imajı açısından, sosyal sorumluluk açısından, müşteri talebi, sera gazı emisyon azaltımı, ya da karbon borsasından yararlanmak için karbon ayak izi yönetim sürecine dahil olabilirsiniz" dedi.

Karbon ayak izi hesaplama yöntemlerine ilişkin teknik bilgileri de veren Prof. Dr. Türe, enerji kaynaklarının yenilenebilir enerji kaynaklarıyla değiştirilmesiyle karbon salımının düşürülebileceğini, ağaç dikerek ya da karbon yutaklarıyla karbon emisyonlarının azaltılabileceğini, geri dönüşümün devreye alınabileceğini, düşük karbon salımlı yakıta geçilebileceğini, karbon salımı düşük ürünlere yönelebilineceğini de ifade etti. Prof. Dr. Türe, karbon borsası uygulamaları hakkında bilgiler de verdiği sunumun sonunda soruları da yanıtladı.