“Yağlarda Taklit ve Tağşiş” paneli, sektör paydaşlarını bir araya getirdi
BUSİAD Gıda Uzmanlık Grubu tarafından BUSİAD Evi’nde organize edilen “Gıda Maddesi Olarak Yağlarda Taklit ve Tağşiş” konulu panel, sektör paydaşlarını bir araya getirdi. Yoğun ilgi gösterilen panele akademisyenler, üniversite öğrencileri, çeşitli sivil toplum örgütü temsilcileri, kamu kuruluşu yetkilileri ve iş adamları katıldı.
Oturum başkanlığını Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muammer Kayahan’ın yaptığı panelin konuk konuşmacıları Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasemin Şahan, Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Uzmanı Dr. Kader Çetin, Emek Yağ Sanayii AŞ Yetkilisi Okan Meral ve Tüketici Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcısı Ferda Hekimci’ydi. Panelin açılında konuşan BUSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Selim Tarık Tezel, yağların başlı başına gıda olarak tüketilmelerinin yanında birçok gıda maddesinin üretiminde kullanılması zorunlu olan gıda grubu olduğunu hatırlattı. Yağların yüksek enerji değerleri, bazı vitaminlerin vücuda emilimini arttırmaları ve yağ asitleri içerikleri nedeniyle beslenme açısından büyük önem taşıdığını ifade eden Tezel, yağların kalitesi tek başına tüketilmeleri yanında, katılarak kullanıldıkları yağ bazlı ürünlerin kalitesine de yansıdığını söyledi. Tezel, tağşiş kelimesinin kıymetli bir şeyi kıymetsiz bir şey ile karıştırma anlamına geldiğinin altını çizerek, yaşamın devamı için alınmasında zorunluluk bulunan ve temel gıda maddelerinden birisi olan yağların da taklit ve tağşiş açısından istismar edilebilecek gıdalar grubunda yer aldığını kaydetti. Tezel şöyle devam etti: “Gıda olarak kullanılan yağların belirli özelliklere sahip olması gerekmektedir. Ambalajlı bitkisel yağların bileşiminin etiketinde belirtildiği içerikte olması Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kontrolleri ile sağlanmaktadır. Bu kontrollere rağmen, son zamanlarda medyadan da izlediğimiz üzere, bu bitkisel yağlarda yapılan hile, taklit ve tağşiş faaliyetlerinin arttığı gözlenmektedir. Tüketicinin pazardan tere yağ diye margarin alma riski bulunması, ayçiçek, soya, hatta zeytinyağı yerine çok daha ucuz olan kanola yağının etikette belirtilmeden zeytinyağına karıştırılması ve tüketicinin kandırılması, bu konuya güncel bir örnek teşkil etmektedir. Daha önemlisi, karıştırılan yağlardan bazıları toksik hatta kanserojen nitelik taşıyabilmekte ve toplum sağlığı açısından önemli bir risk oluşturmaktadır.”
“Yağlar, diğer gıda maddeleri gibi analiz edilemiyor”
Tezel’in konuşmasının ardından oturum başkanlığını Prof. Dr. Muammer Kayahan’ın yaptığı panele geçildi. Panelde ilk sözü alan Emek Yağ Sanayii AŞ Yetkilisi Okan Meral, ayçiçek yağı ile aspir yağının ayırt edilmesini sağlayacak analiz yöntemlerini ve bu ürünler arasındaki farkları ele aldı. Aspir tohumunun yurt dışından geldiğini ve özellikle Mersin ve Ege limanlarından çok miktarda ithal edildiğini söyleyen Meral, aspir tohumunun ayçiçek yağı ile birebir özellikler taşıdığını ve günümüze dek aralarındaki farkı tespit edebilecek net bir yöntem bulunamadığını belirtti. Bu konuda çalışmaların sürdüğünü ifade eden Meral, kendisinin de konu üzerinde çalışmalar yaptığını ancak gelinen noktada henüz herhangi bir yöntem tespit etme şansı bulamadıklarını kaydetti. Meral, olası bir yöntemin bilimsel temele dayandırılması gerektiğine değinerek, “Yakın bir zamanda yeni bir yöntem bulabileceğimizi düşünüyorum. Gelinen noktada aspir yağının fiyatı, ayçiçek yağına kıyasla yarı yarıya düşük ancak steroidleri ve yağ asidi kompozisyonları birbirine çok yakın. Yüzde 50- 50 karıştırıldığında belki tespit edilebilir” diye konuştu. Konuyla ilgili söz alan Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Uzmanı Dr. Kader Çetin de, enstitü bünyesinde üst düzey kontrol hizmetleri verdiklerine ve konuyla muhatap olabilmeleri için söz konusu sorunun kendilerine ulaşması gerektiğine değinerek, “Bu yönde çalışmalarımız var ancak bitki adıyla anılan yağlarda Türk Gıda Kodeksi’nde ilgili tebliğler olduğunu görüyoruz. Burada yağların geniş olarak özelliklerini bulmak mümkün. Yağların en kolay tespiti yağ asidi kompozisyonlarına göre olmakta. Aspir yağı ile ayçiçek yağının asit yağ kompozisyonları birbirine çok benziyor. Yağ işi laboratuvar bazında uzmanlık ve işçilik gerektiren bir gıda. Yağlar, diğer gıda maddeleri gibi analiz edilemiyor. Ayrım noktasında bazı yağ asitleri ile kompozisyonları fikir veriyor ancak TÜBİTAK projeleriyle de uygun metodun araştırılması devam ediyor. Yeni bir şey çıktığında onunla ilgili kontrol çalışmaların da devreye girdiğini söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
“Tüketimden gelen gücünüzü kullanın”
Yağ konusunda analizlerin doğru sonuç vermesi için dikkatli, özenli ve spesifik çalışmaların yapılması gerektiğine işaret eden oturum başkanı Prof. Dr. Kayahan, bugün yağda kolaylıkla tağşiş yapılabileceğini ve bunu hiç bir laboratuvarın açığa çıkaramayacağını kaydetti. Aspir ya da ayçiçek yağı şeklinde ortaya çıkabilecek her türlü tağşişi önlemek için minör komponentler üzerinde yoğunlaşmak gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Kayahan sözü daha sonra Tüketici Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcısı Ferda Hekimci’ye verdi. Hekimci, gerçekleştirdiği sunumda üretim ve tüketim arasındaki neden sonuç ilişkisine değinerek dünya tüketici hareketlerinin ortaya çıkış süreci hakkında bilgi verdi. Tüketici hareketlerinin bir toplum için son derece önemli olduğunun altını çizen Hekimci, 9 adet evrensel tüketici hakkının olduğunu ve söz konusu hakların anayasa ile korunduğunu belirtti. Hekimci, tüketicilerin sağlık, güvenlik, seçme ve örgütleneme hakkının olduğuna değinerek, “Tüketici her zaman bilinçli olmalıdır. Peki bilinçli tüketici kimdir? Bir mal ya da hizmeti satın alırken ondan azami derecede yarar sağlamayı amaçlayan, gerçek gereksinimleri göz önünde tutan, planlı alışveriş yapan, alışverişin nesnesi değil, öznesi olduğunun bilincinde olan, kalite standardı yüksek, sağlıklı, güvenli ve çevreci ürünü seçme olgunluğunu taşıyan, kaliteyi denetleyen ve benzerleri arasında yerli ürünleri seçen kişi bilinçli tüketicidir. Olası bir aksaklık ya da sorunla karşılaşan tüketici bakanlığın ilgili hattını aramalı ya da en yakın tüketici derneğine başvurmalıdır” diye konuştu. Hekimci, şöyle devam etti: “2015 yılında 734.862 denetim yapılmış, bu denetimler sonucunda 12.970 adet para cezası kesilmiş ve 92 işletme de savcılığa verilmiş. Gelinen noktada para cezaları çok yetersiz. Denetimler etkinleştirilmeli, akredite laboratuvarın ve denetçilerin sayısı arttırılmalı, para cezaları caydırıcı olmalı ve kapatma cezaları sisteme entegre edilmelidir. Ayrıca tüketici örgütleri ile iş birliği yapılmalı, tüketiciler bilinçlendirilmeli, fahri tüketici müfettişliği müessesesi kurulmalı, tüketici örgütleri belli kontenjanlar ölçüsünde kamusal laboratuvarlardan ücretsiz faydalanabilmeli, özellikle et, süt ve yağ gibi gıda maddelerinde ve malların üretim ve pazarlanmasında her şeyden önce tüketici hakları kayıtsız ve koşulsuz sağlanmalıdır. Tüketicilere rağmen hiç bir şey yapılamaz. Sizler de tüketimden gelen gücünüzü kullanın.”
“Tağşiş yapılmış yağ, bazı bileşenlere alerjisi olanlar için ciddi tehdit oluşturabiliyor”
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasemin Şahan da kalp rahatsızlıklarına yol açtığı için tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de trans yağ içeren margarinlerin yasaklandığını belirterek, bununla birlikte Türkiye’de üretilen margarinlerde yüzde 1 oranında trans yağ kullanımına izin verildiğini söyledi. Margarinlerin üzerinde ya da kızartma yapılarak üretilen cips gibi ürünlerde “Trans yağ yoktur” ibaresinin yer aldığına vurgu yapan Doç. Dr. Şahan, söz konusu ibarenin ilgili ürünün içinde en fazla yüzde 1 oranında trans yağ içerdiği anlamını taşıdığını kaydetti. Palm yağı kullanımına da değinen Doç. Dr. Şahan, “Palm yağı dünyada en fazla üretilen yağlardan bir tanesi. Palm bitkisinin meyvesinden ve çekirdeğinden elde edilmek suretiyle piyasada 2 farklı fraksiyonda bulunuyor. Bu iki alanın da kendi içinde farklı birçok alt fraksiyonu bulunuyor. Piyasada en çok kızartma yağlarında ya da margarindeki trans yağ asidini düşürmek amacıyla kullanılmakta. Palm yağı yüzde 50 oranında doymuş yağ asidi içeriyor. Bu yağların bazı özellikleri onları zorunlu olarak kullanmamızı gerektiriyor. Trans yağ içermediği için ve termal stabilitesi yüksek olduğu için başka yağlarla karıştırılarak kullanılıyor. Özellikle kızartmalarda sağlık üzerinde zararlı bileşikler ortaya çıktığından bu amaçla kullanılırsa faydası olabilir. Bununla birlikte ülkemizde tağşiş amaçlı kullanılan yerler var. Tağşiş yapılmış bir yağ, içeriğindeki örneğin soya ya da fıstık gibi bazı bileşenlere alerjisi olanlarda ciddi alerjik reaksiyonlara yol açabildiğinden sağlık üzerinde de ciddi tehdit oluşturabiliyor” diye konuştu.
“Zeytinyağının en doğru kullanım şekli natürel sızmadır”
Katılımcılardan gelen sorulara yanıt veren konuşmacılar, gerçek zeytinyağının özellikleri, üretimde kullanılan katkı maddeleri, sektörde sıkça gündeme gelen trans yağ konusu, palm yağlarının kullanım alanları gibi konulara da açıklık getirdi. Kaliteli ve gerçek zeytinyağının +5 derece sıcaklıkta donmaya başlayacağını ifade eden oturum başkanı Prof. Dr. Kayahan, ancak donma sürecinin bir anda gerçekleşmeyeceğini, bunun için moleküller arası kristalleşme için belli bir süreye ihtiyaç olduğunu ve belli bir süre beklendiği halde donma gerçekleşmiyorsa o zaman ilgili yağın saflığından şüphe duyulabileceğini söyledi. Dr. Kader Çetin de gerçek zeytinyağının buzdolabı sıcaklığında donacağına işaret ederek, zeytinyağının aslında meyve suyu olduğunu ve en doğru kullanım şeklinin natürel sızma şeklinde olduğunu kaydetti. Dr. Çetin, zeytinin her hali ile sıkılabileceğini ancak en sağlıklı yöntemin yeşil zeytin halinde iken sıkılması olduğunu dile getirerek, tüketicilerin bu konuya özellikle dikkat etmesi gerektiğini ve gerçek zeytinyağında meyvemsi bir koku olduğunu, içildiğinde boğazı yaktığını ve damakta acı bir tat bıraktığını söyledi. Taklit ve tağşişte en çok soya yağı ve kanola yağı gibi yağların kullanıldığına dikkat çeken Okan Meral de, bu alanda olası bir taklidi ya da tağşişi tüketicinin tespit etmesinin mümkün olmadığını belirtti. Meral, tüketicilerin güvendiği ve bildiği markaları satın alması gerektiğini dile getirerek, “Zeytinyağının litre fiyatı 23 TL iken bir yerlerde 10 TL’den satılıyorsa buna inanmayın. Bununla birlikte kanunların da caydırıcı olması lazım ki böyle bir hileye başvuranların sayısı azalsın. Şu an böylesi bir sürecin içinde olan işletmelere verilen para cezası 15 bin TL civarında. Birkaç kez aynı suçu işleyen firmalara kapatma cezası da verilmeli” diye konuştu.